TEMMUZ2022
KARATAŞLI ONASSİS
Karataşlı armatör Aristotle Onassis Liberya bayraklı Christina isimli yat 4 Ağustos 1959, Salı günü saat 9.30 civarında İzmir Limanı'na girmişti. Milliyet gazetesi aynı gün “Churchill yatla şehrimize geliyor. Milyoner Onassis’le birlikte Akdeniz’de geziye çıkan eski başvekil bugünlerde şehrimizde olacak” başlıklı bir yazı yayınlamıştı. Rodos’tan İstanbul’a gitmesi beklenen yat İzmir Limanı'na bağlanmıştı. Onassis İzmir’de Gazete hususi muhabir Doğan Özgüden’i bu haber için görevlendirmiş, 5 Ağustosta, bu kez “Churchill İzmir’e bugün geliyor” başlığını atmıştı. “Saat 10.30’da Christina’nın motoru sahile yanaşmıştır. Ancak motorda sabık başvekilin bulunmayışı, büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Mr Onassis 65 yaşındaki devlet adamının rahatsız olduğunu ve bu yüzden karaya çıkamayacağını bildirmiştir. Mr Churchill dışındaki misafirler üç arabaya binerek şehirde gezintiye çıkmışlardır.” Pasaport iskelesi önünden başlayan İzmir turu; Güzelyalı, İnciraltı ve Kadifekale’de son bulmuş, kafile saat 13.00’da yata dönmüştü. Churchill’in karaya çıkmaması üzerine gazeteciler eşinden ricacı olmuş, güçlükle küpeşteye çıkan eski başvekil uzaktan fotoğrafının çekilmesine izin vermişti. Gazeteciler sadece Churchill ile ilgilenip, Onassis’in İzmir gezisine ilgi göstermemişlerdi. Geminin rotasını İstanbul’dan önce İzmir’e çevirmesinin tek nedeni Onassis’in 16 yaşına kadar İzmir’de yaşaması ve doğduğu kenti görmek istemesiydi. Türk gazeteleri Onassis’i takip etmediği için konunun ayrıntılarını Yunan kaynaklarında bulabiliyoruz. Alphafreepress’in 19.09. 2020 tarihli “Onassis’in evi” başlıklı yazısında; Onassis’in evini bıraktığı gibi bulduğu anlatılmaktadır. “Ailesin evi, onu içeri davet eden bir Türk aile tarafından işgal edilmişti. Onassis şaşkına döndü, odaları hala çocukluğunun eşyalarıyla döşeliydi” satırları vardır. (1) Onassis’in İzmir'de geçen çocukluğu ve gençliği Onassis’in dedesi 19. yüzyılda ticaret için Kayseri-Talas’tan Akhisar'a göçen Konyalidis (Konyalı) lakaplı Hıristo idi. Belki de ana dili Türkçe olan Karamanlı Ortodoks Türklerdendi. Hıristo Akhisar’da geniş tütün tarlaları edinmişti. Oğullarından Socrates, İzmir’in en zengin tütün tüccarlarından biri olmuş, Penelope Dologu ile evlenmişti. Aristotle Onassis, 1906’da İzmir Karataş’ta varlıklı bir ailenin 2. çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Aristotle, 6 yaşındayken annesini kaybetmişti. Çok dindar olan büyükannesi onun rahip olmasını istiyordu. İzmir Evangelik Rum Okulunu bitirmiş, Oxford için bavullarını hazırlamaya başlamıştı. Yunanca, İspanyolca, Türkçe, İngilizce konuşan, zengin bir asilzadeydi. Büyürken; kızlara gururla gösterdiği çekici bir vücudu, gücü, cesareti, bağlantıları ve parası vardı. Okul çalışanlarına rüşvet verir, sigara içer, sık sık tartışır, kavga ederdi. Pelops Spor Kulübü Karataş'ta amcası Omiro Onasis’n başkanlığında, Anastasio Hacı Emmanuil, Teofanus Misail ve G. Magrigizni’nin idaresindeki Pelops Spor Kulübünün sutopu takımında yer almıştı. Bu kulüpte kayık, yüzme ve jimnastik branşlarında ve Melantios (Karataş) Mahallesi’nde kendi stadında İzmir çapında iyi sonuçlar alan, İzmir dışında da müsabakalara katılmış, disiplinli bir futbol takımı meydana getirilmişti. (2) Pelops futbol takımı işgal döneminde Aydın’daki Yunan Ordusuna destek veren izcilerin takımıyla da maçlar yapmaktaydı. 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasından sonra; babasının hapse atıldığı, amcası Alexander’in Turgutlu’da asıldığı, tütün depolarının yandığı, servetlerini kaybettikleri iddia edilmektedir. (3)
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.