Bulunduğu sayı belirtilmemiş. Günter Soydanbay
İzmir için eğlenceli bir teori
“İzmir’de çöp sorunun giderek büyüyor. Yol ve refüj kenarları pislik içinde.” diyor bir haber. “Körfez çöp kustu.” şeklinde başlık atmış bir başkası. “İzmir trafik çilesi yüzünden perişan.” diye yazmış bir gazete. Başka biri, “Kurulacak Elektronik Dentleme Sistemi sayesinde kırmızı ışık, hız ve park ihlali yapan araçlar otomatik olarak tespit edilecek.” demiş. Trafik sorunu, çevre kirliliği ve genel anlamda kural tanımazlık İzmir’in en önemli sorunlardan. Öte yandan bu sorunlardan muzdarip olan tek şehir İzmir değil. Bunlar, dünyanın dört bir yanında gözlemlenebilen sistematik problemler. Genelde bu sorunlar daha çok kural konarak, daha sıkı yasaklar hayata geçirilerek ve halka “ne yapmaması gerektiği” söylenerek çözülmeye çalışılıyor. Peki acaba başka bir yaklaşım denenebilir mi? Daha etkin bir çözüm bulunabilir mi? Halkı kurallara uymaya zorlamak yerine, insanların kurallara uymayı arzulaması sağlanabilir mi? Bu soruların cevabı için Stockholm’e gidiyoruz. Herşey Volkswagen firmasının sponsor olduğu “The Fun Theory” (Eğlence Teorisi) isimli bir yarışmayla başlamış. Firma halka sormuş, “Kentsel yaşamda her gün karşılaştığımız sorunları düşünün: Kirlilik, hız limitlerine uymamak, emniyet kemeri takmamak, obezite ve daha niceleri… İnsanlara didaktik mesajlar vermek, ‘tu kaka’ demek, ceza yağdırmak yerine, bu sorunlara eğlenceli bir çözüm yaratmanız gerekse ne yapardınız? İnsanların hem doğru şekilde davranmasını hem de eğlenmesini nasıl sağlardınız?” Bu basit soruya, dünyanın dört köşesinden binlerce eğlenceli yanıt gelmiş. Finalistler arasından seçilen dört “Zihni Sinir” proje Stockholm’de uygulanmış. Sonuçları duymak ister misiniz? Belirlenen sorunların başında, insanların ellerindeki çöpleri yere atması varmış. Halkı çöp kutularını kullanmaya özendirmek için bidonların ağzına bir optik göz, tabanına da bir hoparlör yerleştirmiş. Kutuya çöp attığınız anda optik göz hoparlörü devreye geçiriyor ve sanki attığınız çöp dipsiz bir kuyuya düşüyormuş gibi bir ses efekti çıkıyor. Böylesine basit bir fikir nasıl bir etki mi yaratmış? Günlük ortalama 41 kilo çöp toplayan bidona tam 72 kilo çöp atılmış! Çocuksu mu? Evet. Etkili mi? Hem de nasıl! Başka bir sorun trafikte hız limitlerine uyulmamasıymış. Bildiğiniz gibi genelde şehir içine kameralar yerleştirilir. Süratli giden arabaların fotoğrafı çekilip, otomatik olarak sürücülerin adresine ceza postalanır. Yani sistem “hatalı olanı cezalandırmak” amacıyla tasarlanmış. Ama Eğlence Teorisine göre bu sistem daha verimli kullanılabilir. Stockholm’de kameralar sadece hızlı gidenlerin değil, hız limitine uyanların da fotoğrafını çekmiş. Hız yapanlara ceza yollanmış ve toplanan paralar piyangoda kullanılmak üzere biriktirilmiş. Yasalara uyanlaraysa kurallara uydukları için ücretsiz olarak bir piyango bileti yollanmış. Proje sürecinde kameralar 25 bin aracın fotoğrafı çekmiş. Normalde 32 km. olan ortalama hız, üç gün içerisinde 25 km.’ye düşmüş! Saptanan üçüncü sorun, halkın geri dönüşüm yöntemlerine yeteri kadar rağbet göstermemesiymiş. Çözüm, geri dönüşüm kutularını, eşine lunaparkta rastlanacak bir oyun makinesine dönüştürmek olmuş. Geri dönüşüm kutusunun üzerine ışıklı, beş delik konmuş. Stockholmlüler makinenin rastgele seçtiği delikten attıkları her şişe için puan toplamışlar. Bu basit mekanizma sayesinde tam iki kat geri dönüşüm malzemesi toplanmış! Dördüncü sorun ise halkın metroda merdivenleri kullanmak yerine yürüyen merdivenleri tercih etmesiymiş. “Piyano Basamaklar” isimli proje kapsamında merdivenler boyanmış ve üzerine yerleştirilen özel bir mekanizma sayesinde her bir basamak bir piyano tuşuna dönüştürülmüş. Halk basamakları çıktıkça nota sesleri yükselmiş. Proje sürecinde merdiven kullanımı tam %66 artmış! Daha önce de dediğimiz gibi, gitgide grileşen Türkiye’de İzmirimizi öncü projelerin uygulandığı bir deney platformuna çevirmeliyiz. Bu sayede hem dünya çapında ses getirecek projelere imza atılır, hem İzmirliler eğlenir, hem de İzmir eşi bulunmaz PR yapar! Ne dersiniz?