Bulunduğu sayı belirtilmemiş. Şükran Yücel
Tesla Adında Biri
Tüm zamanların en ilginç biliminsanı Nikola Tesla yakın zamana kadar bilinmezliğe terk edilmişti. 1990'lardan itibaren ilgi çekmeye ve hayatı üzerine kitaplar, makaleler yazılmaya başlandı. Bu denli gizemli bir yaşam öyküsünün şimdiye kadar Hollywood tarafından filme çekilmemesi de dikkat çekicidir. 1980'de “Nikola Tesla'nın Gizli Yaşamı” adlı bir Sırp filminde Orson Welles, Tesla'ya destek olan işadamı Morgan'ı oynamıştı. “Prestij” (2016) filminde bir yardımcı rolde Tesla'yı yakında kaybettiğimiz ünlü müzisyen David Bowie canlandırmıştı. Kendisi de bir efsane olan David Bowie'nin Tesla rolü için ideal bir seçim olduğunda kuşku yoktur. 1976'da unutulmaz “Dünyaya Düşen Adam” filminde başrolü oynayan David Bowie gibi Nikola Tesla da uzaydan dünyaya düşen bir adam olarak görülebilir. Yeni çekilen “Tesla” adlı film 2016'da gösterime girecek. Justin Gullett'ın yönetmenliğini yaptığı film Tesla'nın buluşlarına ilgiyi artıracak. Nikola Tesla'nın yaşamı etrafında oluşan sır perdesini ne kadar aralayacak bilinmez. Buluşlarıyla yirminci yüzyılda ve günümüzde hayatımızı kolaylaştıran birçok icada imza atan ve pek çoğuna yol açan Tesla, neden uzun zaman unutuluşa terk edildi? Sormamız gereken soru bu. Tesla çevremizde pek çok enerji kaynağının olduğunu ve hiçbir maliyetsiz enerji sağlanabileceğini iddia ediyordu. Tesla'nın hayali olan bedava enerji, çıkar sağlayan büyük şirketlerin işine gelmiyordu. Tesla'nın ölümünden sonra Amerikan hükümetinin malzeme, belge ve çalışmalarına el koyması da soru işaretlerini çoğaltıyor. Tesla'nın sırrı çözülemedi. Bilinen tek şey, onun yeryüzüne gelen en merak uyandırıcı dahilerden biri olduğu. Zamanının çok ilerisini görmüştü. O nedenle değeri tam anlamıyla anlaşılmamıştı. Sırp asıllı olan Nikola Tesla, 1856'da Smiljan'da (bugün Hırvatistan) doğdu. Henüz 5 yaşındayken farklı bir su çarkı icat etmişti. Küçükken saatleri söker ve yeniden toplamaya çalışırdı. Avusturya Graz Politeknik okulunda derslerini yarım bıraktı. Bir süre Prag'da bilimsel çalışmalarına devam ettiyse de bir üniversiteye kayıtlı değildi. Kendi kendinin öğretmeni olmuş, elektrik üzerine çalışmış, çok fazlı motorları tasarlamıştı. Altı dil öğrenmişti kendi çabasıyla. Daha öğrenciyken “Bir gün Niagara şelalesinden elektrik elde edeceğim.” diyerek herkesi şaşırtıyordu. 1884'de New York'a gittiğinde cebinde 4 cent vardı. Edison ampulün mucidi olarak tanınır ama Tesla, Edison'un sık sık arızalanıp kesilen elektrik dinamolarına alternatif bir sistem önermişti. Bir süre Edison'un şirketinde çalışan Tesla, Edison'un elektrik dağıtım sistemindeki hataları düzelterek, alternatif akımı kullanmış, bir de otomatik kontrol mekanizması eklemişti. Edison, ona söz verdiği elli bin doları hiçbir zaman ödemedi. Parasını isteyen Tesla'ya, “Senin, biz Amerikalıların espri anlayışından haberin yok anlaşılan” dedi. Tesla da şapkasını alıp Edison'un şirketinden ayrıldı. Daha sonra bir süre Westinghouse ve J.P. Morgan gibi işadamlarının yanında çalıştı. Özgürlüğüne düşkün Tesla, kazandığı parayla kendi laboratuvarını kurdu. Tesla'nın tasarıları arasında floresan lambaları, X ışınları, daha sonra Marconi adına tescil edilen radyo, uzaktan kumanda, robotlar, lazer, kablosuz iletişim ve sınırsız bedava enerji, uzaydan gelen sinyaller, ışın kılıçları gibi çok daha sonraları işlerliğe kavuşan pek çok sayıda buluş sayılmaktadır. 278 bilimsel patenti bulunan Tesla bunları paraya dönüştürmekte yeteneksizdi. Para onun için bir takım işlerini kolaylaştıran bir araçtı sadece. Tesla, tam anlamıyla “çılgın mucit” tanımına uygun bir biçimde yaşadı. Tuhaf takıntıları vardı. 24 saatte sadece 2 saat uyurdu. Arada bir daha uzun uyuyarak bedeninin bu tempoya dayanmasını sağlardı, aynı bir makineyi şarj eder gibi. Hiç evlenmedi, hep otellerde yalnız yaşadı. Yalnızlığın bilimsel çalşmaları için gerekli olduğuna inanıyordu. Buluşlarını sergilemekten, izleyenler tarafından sihirbazlık gibi görülen gösteriler düzenlemekten hoşlanıyordu. Ona hayran ve âşık olan pek çok kadın vardı. Asosyalliğine rağmen, Waldorf-Astoria otelinde kalırken, New York sosyetesinin gözdesi olmuştu. Bir dönem Mark Twain'le arkadaşlık etmiş, icatlarını ilk ona göstermişti. Tesla her gün kilometrelerce yürür, Central Park'a gidip güvercinleri seyrederdi. Yaralı ve hasta güvercinleri alır, otel odasında tedavi ederdi. Bir dönem odası güvercin hastanesi gibiydi. Güvercinleri otele sokması yasaklanınca da, onlara bakmaya devam etti. Hele bir güvercini vardı ki, Tesla ona âşık olmuştu. Hayatının tek aşkı bu güvercindi. Gençliğinde hastalık derecesinde titiz ve şık giyimli bir insanken, hayatının son döneminde güvercin pislikleri arasında yaşadı. Son yıllarda Türkçe'ye de çevrilen çok sayıda kitap yazıldı Tesla üzerine. Jean Echenoz'un “Şimşekler” adlı romanı Tesla'nın ilginç yaşamını ironik ve mizahi bir dille anlatır. "Tesla, geleceğe dair kehanetlerde bulunabilmek için bilimin sınırlarını hiçe sayan...yıldızlara uzanmaya çalışan modern bir Promete'ydi” demişti bir yakını. Tesla kendisiyle yapılan bir söyleşide, “Sanata eğilimli insanların şevkleri onları çoğunlukla, bir gökyüzüne fırlatır, bir yerin dibine geçirir. Ama özünde, diyebilirim ki, çok mutlu bir hayatım var, tasavvur edebildiğim hayatların en mutlusu. Bir mucidin, beynindeki bir varlığın bir başarıyı ortaya çıkarmak üzere olduğu sırada hissettiklerini gölgede bırakabilecek boyutlarda bir esrimenin daha olabileceğine inanmıyorum insanın yüreğinde... Böylesi bir duygu insana, yemeyi, içmeyi, uyumayı, dostları, aşkı her şeyi ama her şeyi unutturur." Tesla araştırmalarıyla mutlu yaşadı ama hayatının son döneminde bir laboratuvardan mahrum olması, buluşlarını daha da ileri götürmesine izin vermedi. Bu dahi mucidin öncülük ettiği teknolojik buluşlar kendisinden sonra gelen bilim insanlarının yolunu aydınlatmaya devam ediyor.