TEMMUZAGUSTOS2023
YENİDEN KÖKLER DİZİSİ ÇIRPICI AİLESİ
Çırpıcı Çayırı’nın eski ev sahipleri Çırpıcılar İstanbul'da kuyumcu işçilerinin neredeyse tümünün Ermeni olduğu yıllar... Mehmet Efendi dönemin en tanınmış kuyumcularından. O ilk ilmeği atıyor, sonraki kuşaklar örüyor. Ve 141 yıllık bir öykü yazılıyor bugüne. Çırpıcı Kuyumculuk bugün hâlâ tarihiyle övünüyor. Zeki Çırpıcı ise bayrağı çocuklarına vermiş olmanın gururuyla, maziye dönüyor... "Dedemin en büyük antikacı kuyumculardan biri olduğunu, bizzat dedemden mal alıp satan kişilerden işittim. İstanbul'da sağ kalan ağızlardan hâlâ bu sözleri duyarım." Mehmet Efendi, imalatçı esnaflardan. Yanındaki kuyumcu işçilerinin hepsi de Ermeni. "Onlar da yanlarında Türk çocuklarını yetiştirmezlerdi. Bu zanaat kendi tekellerinde kalsın diye tabii" diyen Çırpıcı, şimdilerde durumun değiştiğini söylüyor: "Öyle ki işçiliğin en iyi olduğu ülkelerden biri olan İtalya'ya gittiğinizde bile orada hâlâ Türkiye'den gitme Ermenilerle karşılaşırsınız. Ama şimdi azaldıkları için Türk çocuklarını yetiştiriyorlar." Mehmet Efendi sene 1900'de vefat edince, oğlu Yahya Bey ailesiyle beraber İzmir'e geliyor ve Kemeraltı'ndaki kuyumcular çarşısında ilk dükkanını açıyor. Zeki Bey'in söylediğine göre, boynuz kulağı geçer misali, o da İzmir'de iyi kuyumcu olarak nam salıyor. "Babam ve amcam pırlanta, elmas ve yakut gibi kıymetli taşları en iyi anlayan esnaf olarak bilinirdi." “Amcam Çırpıcı Çayırı'nı geri almak için uğraşmıştı” O zaman Kemeraltı'nın bu altın çarşısı da en gözde devrinde. "Ağırlıklı olarak kuyumculuk emteası satan esnaf vardı. Yüzde 20-25 oranında da imalatçı esnaf. Babam imalatçıydı. Satış yerimiz İzmir'de ama atölyelerimiz İstanbul'daydı. Şimdi de öyle" diyen Çırpıcı, İzmir öyküsüne geçmeden önce İstanbul'da bıraktıkları en önemli aile mirasından bahsediyor. Yani soyadlarını borçlu oldukları Çırpıcı Çayırı'ndan. Zeki Bey'in zamanında kendilerine ait olduğunu söylediği yer, tarihi çok eskilere giden ünlü bir mesire yeri. Bizans döneminde başlıyor mazisi, 1945'lere uzanıyor. Ortasından geçen deresi ve o dere üzerindeki köprüleriyle konuklarını cezbeden çayırlık, Bizans İmparatoru I. Leo döneminde buradaki su kaynağının üzerine Meryem Ana'ya adanan bir ayazma inşa edilmesiyle kutsal bir ziyaret yeri haline geliyor. Çırpıcı Çayırı, sanayi tesislerinin işgali sonrası eski görümünü kaybetse de, hâlâ ilgi odağı. Zeki Bey ise, "Soyadımızın Çırpıcı Çayırı'ndan geldiği hemen hemen kesin. Tüm akrabalar aynı kanıda. Ama böylesi bir yerden vazgeçilmiş" diyor: "Çırpıcı Çayırı vakfedilmiş ki, geriye alınamamış. Rahmetli amcam bir dönem burayı geri almak için çok çaba sarf etti. Elbette imkansızdı."