NISAN2022 Ayse Perin (Tatari)
İzmir’de bahar
İzmir’de Bahar İzmir’de bahar güzellikler getiriyor... Dünyadaki olumsuzlukları biraz olsun unutup olumlama için sebepler bulalım. Çevre, iklim, enflasyon, pandemi gibi sorunlar ile birlikte yaşamayı öğrenirken kültür ve sanatın iyileştirici gücüne sarılalım. İKSEV’in düzendiği, 29.Uluslarası İzmir Avrupa Caz Festivali 3 Mart-2Nisan günleri arasında AASSM’de, caz severlere özgün caz dinletileri sunarken; düzenlediği atölyeler ve söyleşilerle de izleyici ile buluşmayı sürdürüyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Konsolosluk ve Kültür ofisleri katkıları ile festival her yıl daha da güçleniyor. 25 Mart 2022 gününde iki sergi açılışının duyurusu ile kentin plastik sanatlara olan hasreti biraz olsun gideriliyor. Sabah saatlerinde, İzmir Resim Heykel Müzesi ve Galerisi’nin yenilenen teşhiri ile hizmet vereceği binasının açılışında, kaliteli müzik ve folklorik gösteriler ile başarılı bir organizasyonda misafir olmaktan mutluluk duyduk. Müze koleksiyonu: Tanzimat Döneminin sembolleşmiş sanatçıları ile Cumhuriyet Dönemi ve beraberinde gelişen akımların önemli temsilcilerine ait ülkemizin sahip olduğu kültürel mirasın önemli yapı taşları olan seçkin eserlerden oluşuyor. Güneşli bir bahar gününde Kültürpark’ta kuş sesleri arasında, dev manolya ağaçlarının altından geçerek özel bir binada sanat ile buluşmak, yaşamdaki olumsuzlukları kısa süreliğine unutturuyor. Modern mimarinin önemli temsilcilerinden Alman mimar Bruno Taut’un 1938’de tasarlayıp 1939 da tamamlanmış olan binası Resim Heykel Müzesi’nin değerli eserlerine geçici ev sahipliği yapıyor. Taut’un,1910 yılında Berlin Fuarı için hazırladığı ve bir ritim içerisinde kademeli yükselerek oluşturduğu yapı, biçim ve oranları korunarak uygulamaya dökülmüş hali ile İnkılap Pavyonu olarak tasarlanmış, daha sonra İzmir Kültür Pavyonu olarak kullanılmış. İnsan ölçülerine saygılı, ışığı iyi kullanılmış ve iç mekândaki rampa düzeni ile gezenleri yormadan tüm mekâna hâkim bir iç perspektif verilmiş olan yapı, Mimarlık öğrencilerine gösterilmesi gereken örnek bir proje ve uygulama. Bu arada Kültür Bakanlığımızın bir müjdesi; Alsancak’ta restorasyonu sürmekte olan bir kültür kompleksinin İzmir’e bir yıl gibi bir zaman diliminde kazandırılacağı... İzmir yakın bir gelecekte, özlenen sanat kenti olma özelliğine kavuşacak gibi görünüyor. Aynı gün akşam saatlerinde, Arkas Sanat Merkezi “Mitler ve Hayaller” adlı sergiyle sanatseverlere bir işbirliği duyurusu yaptı. Arkas Sanat Merkezi ve Elgiz müzesi iki özel koleksiyonun, birbirini destekleyen nitelikte ekolojik hatırlatmalar yapan temalarla hazırlanan sergilerini, Arkas Sanat merkezi ve Elgiz Müzesi’nde karşılıklı konuk ederek İzmir ve İstanbullu sanat izleyicileri ile buluşturuyor. Arkas Koleksiyonundan derlenen “Doğa, Bahçeler, Düşler” sergisi Elgiz Müzesi’nde sergilenirken, Elgiz Koleksiyonu’ndan derlenen “Mitler ve Hayaller” sergisi Arkas sanat Merkezi’nde sergileniyor. “Mitler ve Hayaller” sergisinin çıkış noktası, dünya çapında birçok bakımdan zor günlerin yaşanmakta olduğu günümüzde, en önemli sorunsallardan bir tanesi de karşı karşıya olduğumuz ekolojik kaygılar. Sergi, izleyici ile birlikte Felix Guattari’nin öne sürdüğü ekozofi ve autopoiese(kendini yenilemek) kavramlarının üzerinde düşünmeyi amaçlıyor. Guattari ekoloji kavramının içinde çok farklı hassasiyetler barındırdığını söyler ve çevresel, toplumsal ve zihinsel olmak üzere üç tür ekolojiyi bağlayan “ekozofi” düşüncesini ortaya koyar. Buradan yola çıkarak, bu koleksiyondan yapılan seçki, farklı kültürlerden gelen sanatçıların bu konuları nasıl ele aldıkları ve ne önerilerde bulunduklarını araştırmayı hedefliyor. Sergi iki farklı bölümden oluşuyor. Birinci bölüm Mitler ‘de, sanatçıların işaret ettiği kaygı ve hususlara yer verilirken Hayaller adlı ikinci bölümünde ise hayallerdeki dünyaya ulaşabilmek için sanatseverlerle birlikte olası çözümler üzerinde düşünmek amaçlanıyor. Sergi; İnsan ve doğa ilişkisi, insanın davranış ve varoluş biçimi, toplumdaki yeri, içinde bulunduğu topluma ve dünyaya sorumlulukları, gibi başlıkları sorguluyor. Aslında günümüz sanatı, insanı aydınlanmaya çağırıyor bir anlamda... Sanatın üstlendiği görev de daima öncü olmak ve insanlığa yeni ufuklar açmak olmuştur tarih boyunca.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.