MART2019
WALT DİSNEY
Walt Disney'in ilk kahramanı Mickey Mouse Animasyon sanatının en sevimli karakteri olan ve hepimizin büyük bir keyifle izlediği Mickey Mouse, bizde bilinen adı ile Miki Fare’yi büyükten çocuğa sevmeyen yoktur. Canlandırma sanatının en tanınmış karakteri ile birbirinden neşeli maceralara yol alır, ekran başına kitlenir, hep birlikte eğlenir onunla birlikte keyifli anlar yaşarız. Animasyon sanat dalının yaklaşık yüzyıllık bir geçmişi var. Günlük hayat deneyimlerimizi, efsane ve masalları konu alan senaryosu içinde herkesin kendi ve çevresindeki kişilerle özdeşleştirdiği karakterleriyle sinemaya yakın gibi görünür. Oysa bu sanat dalının karikatür, çizgi-roman, plastik sanatlar ve grafik mizah gibi diğer pek çok sanat dalı ile doğrudan ilişkisi vardır. Siyah kepçe kulakları, kırmızı komik şortu, sarı pabuçları ve sempatik tavırlarıyla maceradan maceraya atılan, serüvenci Mickey Mouse eğlenceli bir karakterdir. Serüvenden serüvene koşarken başına en olmadık şeyler gelse de, Mickey Mouse’un çoğunu ustalıkla ve zekice hal etmesi onu ayrıcalıklı bir yere oturtur. Bu sanat dalı geliştikçe Tom ve Jerry, Şirinler, Red Kit, Donald Duck, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler gibi uzun yıllar izleyicinin hafızasından silinmeyen oldukça özgün karakterler tasarlandı. Aslında bu karakterler ticari bir endüstriyi de ifade ediyorlar. Karakterlerin tüm dünyaya pazarlanması, yalnızca canlandırmaların televizyonda ya da sinemada gösterilmesi ile olmamakta, aynı zamanda bu karakterlerden oyuncak, giysi, eşya ve araç-gereç de üretilmekte. Hatta halk bu karakterleri o kadar benimsedi ki, yapımcısı Walt Disney, daha 1940’larda yetişkinlerin çocuklarıyla birlikte eğlenebileceği, her köşeden Disney karakterlerinin fırladığı özel parklar hayal etmişti. “Disneyland’ın dünyadaki en inanılmaz yer olmasını ve içinde parkı boydan boya gezen bir tren olmasını istiyorum.” diyen bu düş satıcısı, hayalini 1955’te Los Angeles’te açtığı Disneyland ile gerçekleştirdi. Çocuklar kadar -hatta çocuklardan daha çok- yetişkinlere masal dünyalarının kapılarını aralayan bu parklar o kadar sevildi ki; Orlando’da, Paris’te, Tokyo’da ve Hong Kong’da kısa sürede peş peşe açıldı. “Tüm dünyaya neşe ve ilham kaynağı olması ümidiyle” diyerek ilkini açtığı Disneyland’lar artık para basan bir eğlence zinciriydi. Walt Disney bu karakterleri oluştururken doğada var olanı bire bir aktarma çabası içine girmiş, stüdyoda at, geyik, tavşan gibi hayvanlar beslemiş, animatörler bu hayvanlara bakarak karakterlerini tasarlamışlar. İnsan karakteri için dönemin ünlü film yıldızları kameraya alınmış, karakterlerin çiziminde kamera çekimleri referans alınmış.