MART2021 Prof. Dr. Levent Kırılmaz
Vazgeçmemek
Vazgeçmemek (Vazgeçmekten vazgeçmek) “Bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız onu yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar.” David J. Schwartz İdealleriniz uğruna sarf edeceğiniz kuvvet, karşılaşacağınız güçlükler ne kadar büyükse elde edeceğiniz başarı da o kadar büyük olacaktır. Hayallerimizi gerçekleştirmemiz ne kadar çabuk olursa o kadar mutlu oluruz, o kadar yüzümüz güler. Bunu sağlamak da vazgeçmemekten geçer. Hedefe giden yolda çektiğimiz çileleri aldırış etmesek her şey ne güzel olacak. Çekilen o çilelerin anlamını ve nedenlerini anlayamadığımız sürece aksine yorgun, karamsar ve içe dönük bireyler olmaktan kurtulamayız.   Hâlbuki hedefe giderken karşı karşıya kaldığımız bu çileleri bir kenara bıraksak, omuzumuza almasak, ilerlesek ve sonunda başarıya varabilsek. İşte bu başarı noktasında anlaşılıyor vazgeçmemenin, vazgeçmekten vazgeçmenin önemi. Engellere kulak asmadan, vazgeçmekten vazgeçerek başarı ve mutluluğa ulaşmak mümkündür. “Sonunu getiremeyeceğin işe bulaşma yapamazsın” cümlesini pek çoğumuz duymuşuzdur. Peki, siz olsanız ne yapardınız? Ya ona inanarak işin başından pes edeceksiniz ya da kendi cesaretinizle, duygularınızla o işi sonlandıracaksınız. Aslında yapılması gereken elbette ikinci seçenek olmalıdır. İdeallerinden vazgeçmeyerek, vazgeçmekten vazgeçeceğiz ki başarı bizim olsun. Kendimizi olumsuzluğu ittiğimizde sürekli karamsar düşünmeye, olumsuzlukların haklılığını irdelemeye başlarız ki işte o an vazgeçmiş oluruz hayallerimizden. Vazgeçmezsek, inanırsak başaracağımıza, bulacağımız her türlü çözüm bizi o hedefe taşıyacaktır. Vazgeçmekten vazgeçtiğimiz an kendimizi yakalayabiliriz. İş hayallere ve hedeflere geldiğinde, pek çok insanın belli bir süre sonra hedeflerinden vazgeçtiğine şahit oluruz. Vazgeçme nedenleri temelinde ise kendi düşünceleri vardır. Aslında insanların bu kadar basit ve çözülebilir nedenlerden ötürü hedeflerinden vazgeçmeleri oldukça üzücüdür. Zaman zaman elbette hayal kırıklığı da yaşayacağız fakat düşündüğümüzden daha iyi şeyler başarabiliriz. Hedeflerden vazgeçme sebeplerini şöyle sıralayabiliriz: Hedeflerin gerçekleşeceğine olan inancı kaybetmek. Bir işe ilk koyulduğumuz zamanlarda hedefimize kolayca ulaşabileceğimizi düşünür ve büyük bir umut besleriz. Fakat pek çok insan birkaç ay sonrasında bu umudunu ve inancını yitirir. Çünkü o süreç içerisinde ümit vadeden sonuçlar elde etmemişlerdir. Fakat sabır ve azim başarıya giden yolda en değerli anahtardır. Eğer gücün elimizde olduğunu bilerek kendimizi motive eder ve inancımızı beslersek, bu yolculuktan vazgeçmemek için bir sebebe sahip olmuş oluruz. Tekrarlanan olaylardan sıkılmak. Hayatta istediğiniz şeylere ulaşabilmek için tekrar tekrar başa dönerek günlük işlerimizi tekrar etmemiz gerektiği zaten bilinen bir şeydir. Bir ağacın farklı yerlerine bin defa da balta vurarak bir sonuç alamayız. Fakat aynı yere balta vurmaya devam edersek bir sonuç elde edebiliriz. Gerçek hayatta da tekrar ve tekrar aynı şeyleri yapmaktan sıkılırsak, kendimize yeni bir hedef belirleyerek hevesimizi geri kazanabiliriz. Yeterince çabuk sonuç alamamış olmaktan bıkmak. Her şeyin gerçekleşmesi için zaman gereklidir. Kısa süre içerisinde başarı elde edememek bizi umutsuzluğa itmemelidir. Diğer insanların tavsiyelerini dinlemek. İnsanların düşüncelerinden hemen etkilenip onların görüşlerine kendimizi kaptırarak hayatımız boyunca başarmayı amaçladığımız hedef ve amaçlarından kolayca vazgeçebiliriz. Ama unutmayalım ki çevremizdeki diğer insanlar bizim tam olarak neyi amaçladığımızı anlamayabilir ve bu sebeple bize konu hakkında olumsuz görüşlerini sunabilirler. Eğer diğer insanların düşüncelerine kulak asarak hayallerimizi çöpe atmaya istekliysek, hayatta başarıya ulaşamayacağımız da ortadadır. Süreci zor bulmak. Öncelikle, hayallerimize hayal dememizin sebebi ulaşmanın zor olmasıdır. Fakat bu durum, buna yönelik hedefler belirlememize ve bunlara ulaşmanın imkânsız olduğu anlamına gelmez. Hiçbir birey zorluklarla yüzleşmeden ve tökezlemeden başarıya ulaşmamıştır. Eğer süreci zor buluyorsak da mücadeleye devam etmeliyiz. Gelişebilmek ve daha çok deneyim edinebilmek için kendimizi zorlamalıyız. Hiç kimse hedeflerine ulaşmaya çalışırken her şeyi bilerek başlamamıştır. O noktaya ancak zaman içerisinde ulaşabiliriz. Önümüze çıkabilecek engellerden korkmak. Hayatımızda henüz üstesinden gelmeye hazır olmadığımız engellerle her zaman karşılaşacağız. Ama burada önemli olan şey bu zorluklarla karşılaştığımızda içlerinde korku olsa da bu zorluklarla yüzleşecek gücü bulabilmemiz ve bu şekilde ilerleyebilmemizdir. İnsanlar önlerine korktukları bir engel çıktığında pes etmeye eğilimli hale gelirler. Bu nedenle kendimizi bu engellere hazırlamak için harekete geçerek bu engellerin üstesinden gelmeye odaklanmalıyız. Yeterince sıkı çalışmak için gerekli olan disipline sahip olmamak. Hedeflerimize ulaşmak için verdiğimiz çabaların sonuçlarını görmek için ciddi bir disipline sahip olmamız gerekir. Günümüzde pek çok insan da bu noktaya ulaşmak için gerekli olan disipline sahip değillerdir. Bu eksikliklerinden ötürü hedeflerine ulaşabilmek için gerekli çabayı göstermekten caymak onlar için oldukça kolaydır. Bu durum da aslında pek çok insanın hedeflerinden vazgeçmesinin en önemli sebeplerinden biridir. Evet, aslında en kolayıdır, hedefimizden vazgeçmek. Yolumuzdaki engelleri teker teker aşmaya çalışmak yerine, geri dönmek. Belki hedefine giden yolda birden fazla engelle karşılaşmış hatta her seferinde tökezlemiş olabiliriz. Ancak, o engelleri aşmaya başladığımız ve hedefine yaklaştığımızı hissettiğimiz an yaşayacağımız o mutluluğu bize hiçbir şey veremeyecektir. Yolun sonunda belki de hedefimizden çok farklı bir yerde bulacağız kendimizi. Başarısızlık hissine kapılacağız ama bilmeliyiz ki bu yolun sonunda da, bilmediğimiz yeni bir yolu keşfetmenin bize katacağı yeni değerleri bulabiliriz. Yani kaybettiğimizi zannetsek de aslında savaşı kazanan yine biz olacağız. Vazgeçtiğimiz an “başarısızlığın getirdiği beceriksizlik” hissi kaplayacak her yerimizi. Büyük bir karamsarlığın içinde bulacağız kendimizi. Vazgeçmenin getirdiği yenilgiyle boğuşurken, dikebileceğimiz yeni fidanların tohumlarını da öldüreceğiz. Yeşermeye hazır bekleyen fikirlerimiz ise, bizden adım adım uzaklaşacak. İşte asıl bu noktada kaybeden biz olacağız. Kimi zaman duvarlarla ve çitlerle örülü toplumdan öğrendiğimiz tembelliğin ve yenilgiyi kabullenmenin tersi olan azme sahip olmak önemlidir. Günümüzde, yaşadığımız karmaşık ekonomik ve sosyal düzen nedeniyle, yenilgiyi kabullenme hissine kapılmak oldukça yaygındır. İşimizi kaybetmek, bir projede başarısız olmak ya da uzun soluklu bir ilişkiyi bitirmek temellerimizi derinden sarsabilir, hatta kimliğimizi un ufak edebilir. Ancak, düşsek bile hayallerimize ulaşmak içinden yeniden ayağa kalkmak zorundayız. Çaresizlik karşısında pes etmek yerine, acıya karşı kendimizi korumak için proaktif bir tutum takınmalıyız. Yani bilinçli veya bilinçsiz, sonu olumlu veya olumsuz olsun yeni koşullar oluşturmak ya da mevcut koşulların seyrini değiştirmek için inisiyatif kullanmalıyız. Vazgeçmemek için cesarete hak ettiği değeri vermeliyiz. Onu ruhumuz için bir dayanak, varlığımızı besleyen bir kök yapmalıyız. Denediniz. Yanıldınız. Önemi yok. Yine deneyin. Yine yanılın. Daha iyi yanılın. Samuel Beckett Kaynaklar: http://ordusosyal.com/yazarlar/talip-kocakoc/vazgecmekten-vazgecmek/7/ https://www.markakocu.com.tr/cogu-insanin-hayallerinden-vazgecmesinin-8-sebebi/ https://girisimle.com/vazgecmekten-vazgec/ https://aklinizikesfedin.com/guclu-olun-ve-asla-vazgecmeyin/