MART2019 Ayse Perin (Tatari)
Post-Empresyonism Arkas Koleksiyonu’nda
Arkas Sanat Merkezi yine önemli bir sergi ile sanatseverlere güzellikler sunuyor. Arkas Sanat Merkezi Lucien Arkas’ın İzmirlilere sunduğu çok değerli bir armağan. Açıldığından bu yana dünyanın en önemli sanatçılarının değerli eserleri çok önemli sergi konseptleri ile ücretsiz olarak gezilmeye ayrıca da rehber ile açıklamalı gezilmeye açık… İzmirliler böylece dünyanın önemli müzelerinde görebilecekleri eserleri burada yakından izleme imkânı buluyorlar. Post-Empresyonizm sergisi açılışı öncesinde düzenlenen basın toplantısında, Lucien Arkas’ın tatlı sohbeti ile bu sanat şöleninin serüvenini dinliyoruz. Serginin yirmi yıl boyunca süren kapsamlı araştırmalar sonucu bir araya getirildiğini öğreniyoruz. Önemli bir iş adamının sanat bilgisi ve zevki ve de yaşadığı kente olan bağlılığı hepimizi duygulandırıyor. Sergilenen eserlerin tümü onun özel koleksiyonundan. Evinde, özel koleksiyonundaki eserleri akşam iş dönüşü seyretmekten büyük zevk aldığını ifade ediyor. Toplantı sonrasında hep birlikte sergiyi geziyoruz. Her bir eserin ayrı bir hikâyesi var. Büyük bir zevkle anlatıyor Lucien Arkas… Eserlerin özelliklerini, hangi zamanda nerelerde geçtiği, hangi müzayedelerden alındığı ve hangi müzelerde sergilendiği gibi bilgiler ile sergiyi içselleştiriyoruz. Sanat, derin ve sonsuz bir zenginlik. Sergiyi gezdikten sonra,” Arkas Koleksiyonu’nda Post-Empresyonizm” adlı kitabı alarak ile galeriden ayrılıyorum. Eserlerin, yaşadığımız kentin bünyesinde var olmaları kente değer katıyor şüphesiz. Lucien Arkas’ın kitaptaki önsözünü aktarıyorum; “Post-Empresyonist olarak anılan cüretkâr ressam kuşağının her bir üyesi Paris’in ilham verici atmosferinde, birbirleriyle etkileşim içinde, kendine has bir ifade biçimi yaratmaya çalıştı. Etkileri pek çok Avrupa ülkesinde, özellikle Belçika ve hatta İskandinavya’da, kendini gösterdi. Sanatçının düşünce ve ruh dünyasını görselleştirmenin sonsuz yolu olduğunu ispatlayan bu sanatçıların açtığı rotalardan ilerleyenler 20.yüzyıl modern sanatını meydana getirdiler. Post-Empresyonistler’in yaratıcılıkları ve azimleri ile sanat tarihinde edindikleri kilit konum, yıllardan beri özenle oluşturduğumuz koleksiyonumuzun yapı taşlarından olmalarını sağladı. Nitekim 2011’de İzmir’de kapılarını açan Arkas Sanat Merkezi’nin ilk sergisi ‘Arkas Koleksiyonu’nda Post-Empresyonizm’ idi. Aradan geçen yedi sene içinde, büyük bir çaba ve yatırım sonucu koleksiyonumuzu eşsiz parçalarla zenginleştirdik. Bunu gerçekleştirirken iki hedef gözettik: Birincisi, Fransa dışındaki ülkelerde gelişen akımları temsil eden sanatçılara da yer vermek; ikincisi ise sanatçıların tarzlarında farklı dönemlerden eserler edinerek dönemin biçim zenginliğini yansıtmaya gayret göstermek. Ulaştığımız bu noktada,’Post-Empresyonizm’ başlığı altında bir sergi düzenlemek ve bu kapsamlı koleksiyonu sanatseverlerle paylaşmak gönlümüzde yatan bir projeydi. Sanatseverlerin, kendilerini resmin dilini farklılaştırma ve zenginleştirmeye adayan bu sanatçıların yaratılarını izlerken duyduğum hayranlığa ortak olacaklarına eminim” Kitabın ön sözünden; “Bazı sanatçılar güneşi sarı bir lekeye dönüştürür. Bazıları ise zekâ ve yetenekleri ile sarı bir lekeyi güneşe…”Pablo Picasso 40 yıllık bir dönemi kapsayan ve “Post-Empresyonizm” olarak adlandırılan bu zaman dilimi içinde, sanat dünyası “sarı lekeler” in yoğun bir şekilde “güneş” e dönüştüğü bir süreç yaşadı. Bu sergide beni en çok heyecanlandıran George Brague, Andre Lhote, Andre Derain, Vlaminc’ in eserleri oldu. Bu çok sevdiğim sanatçıların üzerimdeki tesiri farklı olmuştur her zaman… Arkas Koleksiyonu’ndaki Georges Brague tabloları sanatçının Birinci Dünya savaşı sonrasında bireysel çalıştığı dönemine ait olduğu bilgisini kitaptan öğreniyorum. Sergide Rusya’da Fondation l’Hermitage’da 2018 yılında sergilenmiş olan Henri Charles Manguin’e ait bir eser bulunuyor… Bu sergide, Post-Empresyonizm öncesi, Post Empresyonizm, Divizyonizm ve Noktacılık, Konturculuk, Pont-Aven, Nabiler, Fovizm…Gibi sanat akımlarının öncü ve temsilcilerinin eserlerini bilgilenerek gezmenizi tavsiye ederim… Lucien Arkas’a İzmirliler adına teşekkürler.