KASIM2017 Gülhan Berkman Yakar
Eski ay
Bilirsiniz her konuda derin bilgi sahibi olması nedeniyle; herkesin başvurduğu bilge bir kişidir, Nasreddin Hoca. Günün birinde, uzun bir yolculuktan, yorgun olarak evine dönerken, Hoca’nın yanına tanımadığı iki kişi yanaşır. Selâm verdikten sonra, içlerinden biri sorar: __Hoca Efendi, bizim bir derdimiz var… __Söyleyin bakalım, diye cevap verir Hoca. __Merak eder dururuz. Yeni ay girince, eski Ay’ı ne yaparlar? Hoca gülerek yanıtlar: __Eski Ay’ı nemi yaparlar? Bunu bilmeyecek ne var! Kırpıp kırpıp yıldız yaparlar. Nasreddin Hoca. zamanda yolculuk yapıp günümüze gelse, bu fıkraya bakarak benzer bir şekilde kendisine ; __Merak ediyoruz hocam iş dünyasındaki profesyonelleri ve eski yöneticileri ne yaparlar? Diye sorsam, bu gün bana; __ Bunu bilmeyecek ne var! Kırpıp kırpıp “koç” yaparlar. Şeklinde bir yanıt verebilirdi diye düşünüyorum. İşin şakası bu elbette… Aslına bakarsanız ülkemizde koçluk kavramı ve yaygınlaşması, yabancı şirketlerin uyguladığı performans sistemleri ile bağlantılı, yani bize aynı paketin içerisinde transfer oldu diyebilirim. Pozitif sonuçlar elde etmek için, kurum içi performans görüşmelerinin geliştirici bir yaklaşımla yapılması gerekiyordu. Aksi takdirde yöneticiler ve astlarının gerçekleştirdikleri bu periyodik sohbetler, her ikisi açısından da kâbusa dönüşebiliyordu. Özellikle yöneticilerin bu görüşmelerdeki performansları başarılarının anahtarı olduğu için, kurumlar yıllık eğitim ihtiyaçlarına, “koçluk” başlığını da dâhil ettiler. Dilimizdeki anlamı bakımından, makara yapmaya elverişli bir ismi olsa da, yönetim sistemlerine ve kişisel gelişime büyük ölçüde katkı sağladığı anlaşıldıkça, koçluğun yeni anlamı yerine oturdu diyebilirim. Yaklaşık otuz yıldır dünya genelinde bir meslek olarak bilinen koçluk, özellikle 1995 yılında kurulan ICF’in (Uluslararası Koçluk Federasyonu) meslek standartlarını belirlemesi ve buna bağlı uluslararası koçluk okullarının açılmasıyla hızla yaygınlaştı. Her ne kadar on üç yıl önce “profesyonel koç” ve “eğitmen” olarak bu alanda kişilere ve kurumlara hizmet versem de, koçluk mesleği son yıllarda popülerliğinin zirvesine ulaştı diyebilirim. Ülkemizde 2009 yılında resmi olarak faaliyet gösteren ICF ‘in de bu gelişime katkısını yadsıyamayız. Tam da herkesin kendini “yaşam, sağlık, aşk, öğrenci vb.koçu” ilan ettiği bir dönemde önemli bir çalışma yapılarak, 2013 yılında Resmi Gazete’de koçluk standartları açıklandı ve Türkiye’de meslek olarak resmen kabul edilmiş oldu. Ülkemizde yeni bir meslek olarak tanımlansa da bu gün koçluk, kurumsal çatıda, yönetim ve mentorluk aracı olarak yerini çoktan sağlamlaştırdı. Ayrıca pek çok kişi, şahsi ve mesleki potansiyelini arttırmak, farkındalık yaratan sorularla düşünmek ve yeni bir gelecek yaratmak için profesyonel koçlar ile çalışmaya alışıyor. Bu bağlamda mevcut iş ortamından hoşnutsuz olan, kendini geliştirmek isteyen yöneticiler, ICF’in tanıdığı okullardan koçluk eğitimi alarak bu mesleğe yönelmeye başlıyorlar. Hikâyedeki eskimiş ayların yıldıza dönüşmesi gibi; bu çabanın içerisinde olmak, kendini keşfetmek, yeni bakış açılarını deneyimlemek, içindeki cevheri arayıp bulmak, böylesine güzel bir yolculuğa dâhil olmak bile insanı parlatıp, yıldızlaştırabilir. Sevgiyle,