KASIM2018 Reşat Kutucular
Yine tura geldi
Evet, artık krizin beşinci fazındayız. ?İlk faz daha çok uzmanların tedirgin olduğu geri kalanların bu uzmanlara “gamlı baykuş” olarak baktığı Mayıs 2013- Ağustos 2106 arasındaki dönemdi. Bugün enflasyonla mücadeleden bahseden TÜSİAD, TOBB, İTO, EBSO, İTB gibi kurumlar o zamanlar ya ürkek cümlelerle uyarılar yapıyor ya da oralı olmuyorlardı. Başı belaya sokmaya gerek yoktu! İşler de iyiydi zaten. Ağustos 2016- Ekim 2017 arası ikinci faz yaşandı. Dolar hafif kıpırdadı. Tahvil ve borsa endişelenmedi, sağlam durdu. ?Üçüncü fazı Ekim 2017-Temmuz 2018 arası idrak ettik. Dolar 4'ü aşıp 5'e yaklaştı. Tahvil faizleri ikiye katladı. Borsa düştü. ?Sonraki dönemde ise 7 TL'nin üzerinde dolar, patlamış enflasyon, rayından çıkmak üzere olan bir piyasa gördük. O noktada “devlet” artık yeter diyerek top yekûn gelip duruma müdahale etti. İçi çok dolu olmasa da bir takım programlar açıklandı. Merkez bankası faiz artırımı konusunda cesurlaştı. Dolar yeniden 5,80’nin altına indi. Faizler ufak ufak gerilemeye başladı. Beşinci faza geçmiş olduk. Bu fazda kur daha sakin ancak piyasa daha sıkıntılı. Hasar tespit çalışmaları devam ediyor. Fiyatlama davranışları bozulmuş vaziyette. Enflasyon yüzde 20’nin üzerinde katılaşma eğiliminde… İktidar cenahında ise yarı kabul, yarı inkâr, biraz top çevirmece, 31 Mart için vakit kazanmaca, enflasyonla daha ziyade algı üzerinden yürüyen bir mücadele gözlemliyoruz. Yıl 2018. Küresel kapitalizm kılcal damarlara kadar inmiş. Yapay zekaymış, veri mühendisliğiymiş almış başını gitmiş. Amazon’un Apple’ın piyasa değerleri trilyon doları bulmuş. Biz hala “fahiş fiyat artışlarına yol açan fırsatçıların” peşindeyiz. “Yüzde 10 indirim kampanyalarından” medet umuyoruz. Oysa son bir yıldaki en yüksek fiyat artışlarından biri elektrik ve gazda: Yüzde 83 Yerel seçim yüzünden sorunlar öteleniyor ve derinleşiyor. Fatura daha da kabarıyor! Seçimin sonucu ne olursa olsun 2019’un Nisan’ı, Mayıs’ı çok boğucu aylar olmaya aday! ?Bu faz, yani beşinci faz, aynı zamanda “birilerinin” sistemde gömülü zararlarını konuyla ilgisi olmayan başka birilerine gömme safhası oluyor. Bu zarar transferi krizlerin olmazsa olmazı... Kriz yönetiminin alametifarikası! Amerikalı bir fon yöneticisi 2008 krizinde ABD’de yaşanan “zarar transferini” şöyle izah etmişti: “Yazı gelirse biz kazanırız, tura gelirse vergi mükellefi kaybeder!” Ben bunu bize şöyle uyarlayabilirim: Dolar düşük seyrederken kazanç kişiye özeldir, dolar yükselince zarar tabana yayılır. Neo-liberal kapitalizm öyledir ama. Örneğin şirket batmak için çok büyüktür… İşsizlik mi olsundur? Sorunlu şirket belki iktidar çevresine "fazla yakındır”… Kötü günde dost olunmayacak mıdır? Sektör “stratejik” öneme sahiptir! Yani olay beka meselesidir! Bazen de şirketin kurtarılmasında kamunun kendisinin bile göremediği "kamu yararı" vardır! Hepimiz aynı gemideyizdir ne de olsa! Böyle zamanlarda siyaset ortalığı velveleye vermeden bu zararı vergi mükellefine virman etme sanatıdır! Vergi mükellefi mi? Fazlaca itiraz etmez, edemez. Borçludur, örgütsüzdür, güvencesizdir. Uyumludur, uzlaşmacıdır, mecburen fedakârdır!