NISAN2019 Reşat Kutucular
Kurt Cobain'den Uğur Mumcu'ya...
İzmir – Urla arası gidip gelirken genelde Radyo Sputnik dinliyorum. Öteki haber kanallarına artık tahammülüm kalmadı. İş gerçekleri bükerek aklımızla dalga geçmeyi çoktan aştı. Artık sadece kendi gerçekliklerini dayatıyorlar! Sputnik’te Zafer Arapkirli, Yavuz Oğhan, Ceyda Karan, Ahu Özyurt gibi isimler hasret kaldığımız “iyi gazetecilikten” örnekler veriyorlar. Yine Yavuz Oğhan’ın İsmail Saymaz ve Akif Beki ile sohbetleri keyifli oluyor. Söylemeden edemeyeceğim, bu programcıları ve bizi Radyo Sputnik’e mecbur edenler utansın! Mart ayının henüz başlarında bir akşamüzeri yine İzmir’den dönerken Sputnik’te bu kez Kurt Cobain’i anan bir programa denk geldim. Hava baharın müjdecisiydi. Papatyalar, lavantalar patlamaya başlamıştı... Radyoda hem Cobain'in hayat hikâyesini anlatıyorlar hem de Nirvana'nın albümlerinden parçalar çalıyorlardı. Cobain 1994’te ölmüş. Aradan 25 koca yıl geçmiş, inanılır gibi değil. Müziği hala capcanlı… ?Sonra aklıma yine o yıllarda biraz daha erken, 91'de ölen Freddie Mercury geldi. Hayatımın müzik insanlarından biriydi. 1982’de gittiğim Queen konseri hala dün gibi aklımda... Bohemian Rhapsody filmini de daha yeni soluksuz izledim. 1975 Kasım’ında çıkan albümün kasetini 1976 kışında bir arkadaşımızın İngiltere’ye giden abisine sipariş etmiştik. Kaseti dinlemek için öğrenci evimizdeki bir odayı özel düzenlemiştik. Hey gidi günler hey… Radyo’da Nirvana çalarken aklıma yıllar önce tesadüfen öğrendiğim bir detay geldi… İddiaya göre Cobain yazdığı intihar mektubunda Freddie için şöyle demişti: “Okurken veya yazarken müzik dinleme veya müzik oluşturma zevkini yıllardır hissetmedim. Bu konuda hissettiğim suçluluk duygusunu tarif etmeye kelimeler yetmez. Örneğin, sahne arkasında iken ve ışıklar sönüp de kalabalığın çılgınca haykırışları başladığında, bu beni Freddie’yi etkilediği gibi etkilemiyordu. Freddie bundan hoşlanıyordu, kalabalıktan gelen sevgi ve hayranlıktan tat alıyordu ki buna hep saygı duymuş ve kıskanmışımdır.” Elton John da ölümünden sonra yakın dostu Freddie için “Tanrı en sonunda kare asını tamamladı dostum… Janis Joplin, John Lennon, Elvis Presley ve sen… Arkadaşım olduğun için teşekkürler… Seni her zaman seveceğiz.” demişti… Etraftaki yerel seçim kakafonisinden ve bir sürü diğer başka gürültüden bu yayın sayesinde 10-15 dakikalığına kopmak bana o kadar iyi geldi ki laf aramızda içimdeki rahatlamadan ürktüm. Ürktüm çünkü meğer birazcık da olsa ortamlardan “kopmaya” hasret kalmışım… Kendime ne ara “yerel gündeme bu kadar teslim olduğumu” sorma ihtiyacı hissettim. Bu ülkenin ana akışı ama çaktırmadan ama gözümüze gözümüze sokarak bizi nasıl öğütüyorsa artık… Anormalliklerle başa çıkmaya çalışmak yorucu… Gerçeküstülük kendine sana da yutturmaya çalışıyor. Direnmeden olmuyor. Direnmek yıpratıcı… Urla’ya yakın Cobain programı bitti. Ben 90 yıllarda kalmaya devam ettim. 90’lı yıllar lafı geçince bizim kuşak irkilir. Çoğumuz 90’lı yılları içi acıyarak hatırlar. Ben 90'lı yıllarda daha hızlı "büyüdüğümü" düşünürüm.