MARTNISAN2024 Prof. Dr. Levent Kırılmaz
Pişmanlık
PİŞMANLIK Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır. (Lev Tolstoy) Hayat yol ayrımlarındaki seçimlerimiz ve kararlarımız sayesinde ilerler. Hayat prova yapılarak ilerleyen bir süreç değildir. Her yaptığımız seçim bize yeni bir yol açar. Yaşamda, keşke şöyle yapsaydım, keşke şunu yapmasaydım dediğimiz zamanlar olmuştur. “Keşke”, basit bir kelime gibi görünse de aslında enerjimizi oldukça düşürür. Zihnimiz sürekli aynı kısır döngüde döner durur. İçimizdeki “keşkeleri” susturmadıkça, içinde bulunduğumuz durumun keyfini yaşamak, anı yaşamak mümkün değildir. Hayatta her zaman farklı seçimler, farklı yollar vardır. Seçtiğimiz şeyden, verdiğimiz karardan şikâyet etmek, pişman olmak yanlıştır. Çünkü seçmediğimiz şey hakkında ne olacağını bilmemize imkân yoktur. Pişmanlık daha çok geçmişe yönelen bir duygudur. Pişman olmaktansa, gelecekte aynı hatayı yapmamayı veya daha iyisini yapmayı denemek daha akıllıcadır. Sonradan bir pişmanlık yaşamamak için, öncesinde kendimize bazı sorular sormamızın faydası olabilir: Bu yaptığım seçimin, verdiğim kararın arkasında durabilecek miyim? Bu karar, kendi özgür irademle, iç huzurum ile verdiğim bir karar mı? Bu karar sadece benim değil, aynı zamanda bütünün de hayrına mı? Bu sorulara cevabınız “evet” ise o zaman seçiminizi yapın ve akışa bırakın. Ne oluyorsa sizin ve bütünün hayrınadır. Yaptığınız her şeyin bütünün hayrına olduğundan emin olup bütün için yaşadığınızda, insanlara hizmet adına benlik unutulur. İnsanlara hizmet ettiğinizde aslında Tanrı’ya hizmet etmiş olursunuz. Arkasında durabildiğiniz sürece verdiğiniz her karar ve yaptığınız seçimler için pişmanlık duymazsınız. Çünkü duyulan pişmanlıklar bizi o olayın içindeki sorunlu alana bağlar. Pişmanlığın vazifesi, geçmişe yönelmek ve onu yargılamaktır. Bu yüzden akışa bırakmayı öğrenmek gerekir. Bize hizmet etmeyen her şeyi, herkesi bıraktığımız zaman özgürleşmek mümkündür. Yaşamımızdaki her “keşke” bize köstek, “kararlılık” ise destek olur. Her şeyden keyif alan çocuk gibi olun, işte o zaman yaşam da keyifli bir hale gelir. Tüm “keşkeleri” ortadan kaldırın. Yapılması gerekeni yaparak ve bundan tümüyle keyif alarak şimdide yaşayın. Zamanın her anını kabul edin, şükran duyun, zamanın değerini bilin. ZAMANIN DEĞERİNİ ANLAMAK Bir banka hesabınız olduğunu düşünün, her sabah 86.400 TL hesabınıza yatıyor. Lakin para ertesi güne devretmiyor, harcayamadığınız miktar sıfırlanıyor. Ertesi sabah yine 86.400 TL ile başlıyorsunuz. Ne yapardınız? Kuruşuna kadar harcamak için ne gerekiyorsa değil mi? Hepimizin böyle bir bankası var. Adına ZAMAN diyoruz. Her sabah size 86.400 TL veriyor. Akşam uyuduğunuz anda hesap sıfırlanıyor. Geriye dönüş yok. En iyi şekilde kullanmak sizin elinizdedir. Bir yılın değerini tek ders yüzünden sınıfta kalmış öğrenciye, Bir ayın değerini bebeğini erken doğurmuş anneye, Bir haftayı dergi editörüne, Bir saati buluşmak için bekleyen aşıklara, Bir dakikayı otobüsü kaçıran yaşlı amcaya, Bir saniyeyi trafik kazasında hayatta kalmış kişiye, Saniyenin % 1‘ ini de olimpiyatlarda 100 m koşu finalinde gümüş madalya alan atlete sorun. Zamanınızı iyi değerlendirin…
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.