KASIM2016
Ayse Perin (Tatari)
Kan Kırmızı
İzmir, sanat ile yaşamaya başladı… Kentin nüfusuna oranla sanat her yerde diyemiyoruz maalesef. Asıl mesele kentlinin ne kadarının kültür ve sanat içine dâhil olabildiği…
Toplum sanata ihtiyaç duymalı; aksi takdirde belirli bir zümrenin farkında olduğu bir fanteziden öteye gidemez.
Eğitimli toplum için çaba göstermek gerekir. Sanat sadece galerilerde seyredilip takdir edilen bir öge olmamalı. Sanat ve kültür, insan davranışlarına etki ediyor, kentlerdeki huzur ve intizamın çıkış noktası oluyor.
Kentin finans gücü yüksek olan kuruluşlarının kent estetiğine ve sanat yaşamına katkıları çok önemli... Ancak katkının halkın beğenisi ve mutluluğu doğrultusunda olması da dikkate alınmalı.
İki önemli inşaat şirketi özellikle de çok katlı yapı konusunda ihtisaslaşmış olan Türkerler İnşaat ve Folkart, kasım ayında iki güzel sergiye ev sahipliği yapıyorlar.
Türkerler gurubu, Mahal Bomonti adıyla yeni bir oluşum başlatıyor… Eski şarap fabrikası onarılacak ve mevcut alanda çok katlı bir yapı yükselecek.
Güzel bir sergi açılışında bir yandan 3 sanatçının eserlerini izledik, diğer yandan projeyi ve örnek bir daireyi inceledik. Sergi yapı tanıtımına rehberlik etti bir anlamda… İzmir’in değerli ressamları Mimar Nafi Çil, Güven Zeyrek ve heykeltıraş Ozan Ünal’ın eserlerinin birlikteliği ile zengin bir sanat buluşması tanıtıma anlam kazandırdı.
Kasım güzellikleri içinde, Folkart Sanat Galerisi’nde “Kan Kırmızı” adlı sergi gezilmeli.
Galeriye girer girmez “kırmızı” bir tokat gibi çarpıyor yüzünüze… Kırmızı hem de kankırmızı.
Sergi, ressam-şair işbirliği, Adonis ile Habip Aydoğdu’nun harika buluşması.
Adonis 1930 (Ali Ahmet Sait Eşber) dünyanın tanıdığı, Suriyeli bir şair… Şiirleri ile tüm Ortadoğu’yu etkileyen, bir kaç kez Nobel’e aday gösterilen çok ünlü bir şair.
Habip Aydoğdu (1952)Ressam.
Ortadoğu’nun yaşadığı savaşlar, silahlar, verilen kurbanlar, dökülen kanlar ve gözyaşları bu serginin ortak noktasının ana temasını oluşturmuş. Bu kıpkırmızı coğrafyanın büyük şairi Adonis’in şiiri içinde bulmuş kendisini Habip Aydoğdu. Ve yazılarının ve şiirlerinin oluşturduğu resimsel karşılığı arar olmuş. Adonis’in şiirleri Aydoğdu’nun çizimlerine, Aydoğdu’nun imgeleri Adonis’in şiirlerine karışmış. Şair ve ressam, bir süre birbirlerini ve birbirlerinin sanatını tanımaya çalışmışlar…
Adonis ile Habip Aydoğdu’nun yollarının kesiştiği “Kan Kırmızı”,akraba coğrafyalardan taşınan ortak yaşantıları, duyarlılıkları sorun edinen bir sergi projesi… Kaligrafi ve görselin içi içe geçtiği birliktelik, şiirsel ve imgesel bir şölen. Kan gölüne dönen Ortadoğu’da yaşanan dramların görüntüleri var bu sergide.
İki sanatçı Türkiye’de tanışmış. Adonis ile Aydoğdu’yu bir araya getiren “kırmızı”.
Kırmızı öncelikli, sonra siyah ve beyaz geliyor tuvallere…
“Kan Kırmızı” sergisi nedeniyle, Adonis’in Habip Aydoğdu için kaleme aldığı,”Yüz Bir Gül” başlıklı manzum metnine Habip Aydoğdu da küçük dokunuşlarla müdahale etmiş.
Sergi için basılan kitap bir sanat eseri… Kitabı zevkle okurken her iki sanatçıyı daha yakından tanıma imkânım oldu. Yaşamlarına neredeyse tanık oldum. Sayfaları çevirdikçe kırmızı lekelerin siyah ile buluşmasında Ortadoğu’nun dertlerini gördüm.
Her iki sergi mekânından, Mahal Bomonti ve Folkart Kule’den çıkıp ta sokak ile buluştuğumda, güzelliklerin içerde kaldığını farkettim üzülerek…