Bulunduğu sayı belirtilmemiş. Gülhan Berkman Yakar
Tatil Ve Motivasyon
Yaz aylarının tam ortasındayız. Çoğu kişi için “ Tatil zamanı geldi…” İnsan, bu sihirli cümleyi duyunca bile mutlu oluyor. Bir zamanlar, bütün yıl, yalnızca “ o tatil” e kavuşmak için çalıştığımı düşünürdüm.İzinli olduğum günleri, bu dünya üzerinde özgürce yaşayabileceğim ender zamanlar olarak algılıyordum. Bir defasındayöneticimle bu konuda yaptığımız konuşmada;“İzin günlerimin benim için maddi karşılığı yoktur!” Dediğimi bile hatırlıyorum. Bu motivasyonla tatile çıkan bir insanın dönüşte nasıl hissedeceği aslında çok açık. Yapılan araştırmalara bakıldığında da tatilden dönen kişilerin yaklaşık yüzde 50’si kendisini iyi hissetmediğini ifade ediyormuş.“Tatil sonrası sendromu, tatil dönüşü adaptasyon depresyonu” gibi adlandırılan ve pek çok uzmanın kabul ettiği durumlar var.Oysa yeniden enerji depolayıp tazelenme fırsatı değil miydişu “tatil” dediğimiz? Ama biliyoruz ki her güzel şey gibi çok kısa sürüyor ve bir yılın karşılığı olarak size az geliyor olabilir. Ancakişini severek yapan, iş yerinde verimli bir performans sergileyen insanların, tatil sonrası sendromu yaşamadıkları da bir gerçek. Hatta işlerini özlemiş olduklarını fark edersiniz. Belki de siz öylesiniz. Motivasyon denilen şey aslında, yetkinlikleriniz, yetenekleriniz ve değerlerinizin çakışması ile mümkün oluyor. Örneğin çalıştığınız işyerinde temel değerlerinize uygun olmayan görevleriniz varsa; “ yararına inanmadığınız bir ürünü satmak “gibi. Temel değerleriniz de dürüstlük ve adalet içeriyorsa, böyle bir işi severek yapmanız mümkün olmayacaktır. Bazen kişiler çalıştığı işte kalabilmek ve rahatlamak adına iş kimliği için başka değerler atamaya çalışırlar. Kendi kendilerine telkinde bulunarak; “İş dünyasında rekabet bunu gerektiriyor veya herkes bu şekilde satıyor.” gibi… Bizim ülkemizde ne yazık ki sabah kalktığında gidebileceğin bir işinin olması, yeterli hatta şükür edilmesi gereken bir durum olsa da; işinizde temel değerlerinizi onurlandırmıyorsanız, asla mutlu olamazsınız. Her zaman ayaklarınız geri geri gidecektir. Stresten uzak geçirilen o güzel tatil günlerinin dönüşünde ’iş kimliğine’ yeniden adapte olmak, bazı insanlara zor geliyor olabilir. Yine de kısa bir süre sonra işinizi keyifle yapmaya devam edersiniz. Makul bir süre geçtikten sonra da hala sabahları işe istekle gitmiyorsanız sizin için durup düşünme vakti gelmiş olabilir. Ankara’da yaşadığım yıllarda, tatil bitip de dönüşe geçtiğimizde, şehirler bir bir geride kalır, benim de içimi hüzün basardı. Yeşil doğa, o güzelim bitki örtüsü yavaş yavaş yerini bozkıra bırakırken düşündüğüm tek şey; “ Hiç istemediğim halde ben neden bu yöne gidiyorum?” Sorusu olurdu.Yıllarca bu soruya kendi içimde verdiğim yanıtlardan beni en çok ikna edeni ise “Bir gün mutlaka geri dönmek için” idi. Belki de o yüzden İzmir’de yeniden yaşamaya başladığımdan beri, başka bir yere gidesim yok. “Tatile gitmek” düşüncesi adeta ortadan kalktı benim için. İzmir’in ve çevresinin keyfini çıkartabilmek adına fırsatlar yaratıyoruz o kadar. Sanırım bu İzmir’de çalışanların en büyük şansı.Şanssızlığı ise İzmir’de istihdam sağlayacak az sayıda işletmenin olması. Bu güzel şehirde, mutlu olacağın bir işin yoksa kim bilir? Belki de o işi sen yaratırsın. O zaman size iyi çalışmalar diliyorum. Sevgiyle kalın.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.