TEMMUZAGUSTOS2025
MENNAN DONDURMASININ ÖYKÜSÜ
Yoğurtçu salıncağıyla dondurma satılan günlerden bugüne... Mennan Hisarönü’nde Mennan’a gidip tatlı ya da dondurma yemiş olanlar bilir. Mönü kapağında eski bir resim, içinde de koca bir tarih vardır. Bir sayfada tatlı resim ve isimleri bulunurken, hemen karşısında hikaye akar. Oradaki sunum, işin özüdür aslında. Gelenek ve ustalığın atbaşı gittiğinin kanıtı. Yazdığı gibi, 1936'dan bugünedir. Mennan Aygen’in Ömerağa'nın yanında başlayan öyküsü, Altıntaş’ta küçük bir tezgahta devam edecek, o dondurmalar yoğurtçu salıncağıyla Cumaovası’na kadar taşınacak, sonra Hisarönü’nde bir simge olacaktır. Cambazlı'dan gelen yabani karadutlar Babası Uşak'ta saray şerbetçisi olduğu için tatlıcılığa uzak değilmiş Mennan Aygen. Ama onun yaşamı, doğduğu kentte, İzmir'de şekillenmiş. Gençlik çağına dek ablası ve eniştesiyle Altıntaş'ta yaşamış; 1936'da ise hiç zaman kaybetmeden iş hayatına atılmış. İlk parasını, elektriğin olmadığı savaş dönemlerinde Karataş’ta sokak kandillerini yakıp-söndürerek kazanan Aygen, bir süre sonra Ömerağa’nın yanında çalışmaya başlamış. Burada ustalaştıktan sonra ilk girişimi ise, Altıntaş’ta küçük bir tezgah. O tezgah ki; Mennan dondurması ilk kez ün salıyor. Hem o zaman soğutucu yok; dondurma yapmak yetenek işi. Aygen, geniş fıçılarda buzu, tuzla överek sıkıştırıyor. Daha sonra dondurma bandonunun içinde, koyun sütüyle yaptığı malzemeyi iyice döverek ve çevirerek kıvamına getiriyor. Sütün pişimini de maltız ateşinde yapıyor. Doğal olarak tezgah önü kuyruktan geçilmiyor. Hatta Mennan Bey yaptığı dondurmaları, omuzunda yoğurtçu salıncağıyla taşıyarak, Cumaovası’na kadar götürüyor. Özünü, Tire Cambazlı Köyü’nden getirdiği yabani karadutlarla yaptığı dondurma ise, deyim yerindeyse ismi kadar ünleniyor. Oğlu Adnan Aygen’in söylediğine göre, Mennan'da bugün bile Cambazlı’dan gelen yabani karadutlar kullanılıyor.