TEMMUZAGUSTOS2025
MEHTAP SÜNER SUSUZLU
Tarım yapan bir çiftçi, doğa aşığı bir gözlemci, iki genç kadının annesi; MEHTAP SÜNER SUSUZLU Biz erkekler ne denli beylik laflar etsek, kadınların mücadeleleri ile ilgili türlü türlü ahkâmlar kessek de, sanki onları anlıyormuş, anlayabilecekmiş gibi hallere girsek de, sanırım neler yaşadıklarını, neler hissettiklerini tam olarak asla anlayamayacağız. Tıpkı onların bizi tam olarak anlayamayacakları gibi. Ama her zaman onların savaşımları, acıları, sorumlulukları bizimkilerden çok ve ne yazık ki biz erkeklere karşı ve erkeklerden dolayı olmuştur. Her ne kadar Cumhuriyetle birlikte kadınlar hukuki bazı haklarını kağıt üzerinde elde etmiş olsalar da, gerçek hayatta, evde bu hakları kullanabilmesi her zaman mümkün olmamıştır. Çünkü duvarların arkasında başka yasalar, başka kurallar geçerli olmuştur daima. İşte bazen, tüm bu acıları ve çıkmazları yaşayan bir kadın, kendi iç dünyasındaki fırtınaları kağıda döküverir, satır satır işler kelimelerle beyaz sayfaları. Sessiz bir çığlık, edebiyatın kollarında haykırır dünyaya yaşanmışlıkların geride kalan tortularını, en sonunda, özgürce. Mehtap Süner Susuzlu, adeta zamanda yolculuk yaptıran “Bir Karanfil Hayat” romanında, bir kadının kendisi olabilme mücadelesini, edebi haz veren estetik ayrıntılarla anlatıyor. Eğitimci bir babanın ve sanatçı bir annenin kızı olan Susuzlu yaşamını Urla’nın bir köyünde devam ettiriyor. Mehtap hanım bize zaman ayırdığınız için öncelikle teşekkür ederiz. “Şimdi Evimdeyim” öykü kitabınızın ardından ilk romanınız “Bir Karanfil Hayat” okurlarıyla buluştu. Öyle ince, nakış gibi işlenmiş, duygu dolu bu satırların yazarını öncelikle bir tanımak isteriz, kimdir Mehtap Süner Susuzlu? Yedi yaşımdan bugüne iyi bir okurum. Sessiz çocukların içindeki fırtınaları görmeye davet etmek isterim buradan genç anne ve babaları. 1967 İzmir doğumluyum, bu arada fen mezunu bir genç kız olarak adım attığım üniversite yıllarım kimya mühendisliğinde devam ederken, 40 yaşımdan sonra dönüştüğüm kişi beni de çok şaşırttı. Bugün Urla’nın bir köyünde yaşayan ve tarım yapan bir çiftçi, doğa aşığı bir gözlemci, iki genç kadının annesi, üç güzel torunun anneannesi, iki tarihi taş konağın işletmecisiyim. Mutfak ve yazmak arasındaki benzer yaratım sürecinin de izlerini sürüyor, sonsuz iki kapıdan eş zamanlı geçmeye devam ediyorum.