Bulunduğu sayı belirtilmemiş. Ayse Perin (Tatari)
Bedri Baykam
Geçtiğimiz günlerde “Bedri Baykam Kordon’da” adıyla sergi açan sanatçı ile serginin ertesi gününde bir söyleşide buluştuk. Bir öğleden sonrayı tamamen kapsayan sohbette kendisinden, sanat ve kendi sanat söyleminden söz eden sanatçıyı dinlerken Türkiye’nin yakın tarihini sorguladık sanatçının penceresinden… İki yaşında resim yapmaya başlayan Baykam’ın işleri altı yaşından itibaren Bern, Cenevre, New York, Washington, Paris, Londra, Roma, Münih, Stockholm, San Francisco ve Berlin başta olmak üzere tüm dünyada sergilenmeye başlamış. Sorbonne Üniversitesi’nde ekonomi, L’Actorat’da aktörlük eğitimi almış, California College of Arts and Crafts’de resim ve sinema eğitimi görmüş. 80’li yıllarda başlayan Yeni Dışavurumculuk Akımı’nın öncülerinden olan Baykam,1987 yılına kadar Amerika’da kalıp 1987 yılında İstanbul’a geri döndü… Baykam bu güne kadar yarısı uluslararası olmak üzere 134 kişisel sergi açtı, sayısız grup sergisine katıldı. 80’lerden itibaren politika ve erotizmi çağdaş sanat ortamımıza taşıdı. UNESCO’ya bağlı Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği’nin de kurucularından ve halen bu örgütün Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı olan Baykam, aynı zamanda 2015 yılında düzenlenen UNESCO-IAA/AIAP 18.Dünya Sanat Birlikleri Genel Kurulu’nda dünya başkanı seçildi. Hürriyet Gösteri, Tempo, Siyah-Beyaz, Aydınlık, Sanat ve Cumhuriyet gibi birçok yayında yazarlık yapan ve eski CHP Parti Meclisi Üyesi olan Baykam, 25 kitabın ve iki uzun metrajlı senaryonun yazarı… Hakkında yayınlanmış 50 katalog ve 7 kitap bulunuyor. Taksim’de bulunan Piramid Sanat’ın (2006) kurucusu olan sanatçı, çalışmalarını İstanbul’da sürdürmektedir. Bedri Baykam kendisini bir “kültürel gerilla” olarak tanımlar 1980’lerde… Baykam’ın kırık aynalar, kolajlar, yazı ve figürle desteklediği tuvalleri, bir yandan çok güçlü bir resimsel dil kurarken diğer yandan da politik ve tarihsel bazı özleri güçlü bir ifadecilikle birleştiriyor sergide… Onun sanatı hayatla hesaplaşmasının bir uzantısıdır… O yüzden tuvalleri kalabalık ve yoğun. Eserleri, hızlı üretilmiş izlenimi veren çalışmaları, aslında uzun bir zaman içinde pek çok aşamalardan geçerek oluşmuş. Son 30 yılda Baykam’ın eserleri Türk resmini derinden etkilemiştir… Sanatçıların sanatları ile bir söylem içinde olmaları toplum için son derece önemli. Önemli olmanın yanı sıra toplumu aydınlatma ve bilinçlendirme misyonu içinde geçen yaşamları gerçek bir kahramanlık öyküsü… İzmir’de sayıları az da olsa kaliteli sanat galerileri, kaliteli sanatçı seçimleri ile kentin plastik sanatlar kültürüne katkıda bulunuyor. Kentin okullarındaki öğretmenlerin konuya hassasiyet gösterip öğrencilerini sık sık sanat galerilerini gezdirip aydınlatmalarının üzerinde durulmalıdır. Sanat bir görgüdür… Çocuklarımız aydınlık bir gelecek için mutlaka sanat ve kültür ile beslenmelidir… Yazıyoruz çiziyoruz, sesimizi duyan var mı? Diye sesleniyorum. Sadece sanat mı? Ne çok ihtiyacımız var… Nereden ve nasıl besleneceğiz? Kargacık burgacık plansız kentlerimiz, yeşile hasret çocuklarımız… Kaldırımlarda vızır vızır koşan motosikletler, yaya geçidinde yayaya yol vermeyen insanlar, avaz avaz bağırarak konuşan insanlar, daracık cadde ve sokaklara cephe vermiş gökdelenler, yanında gecekondular, lüks marka mağazaları, tüp geçit hayalleri… Medeniyet bu mudur? Sanat beni nerelere getirdi… Aslında ben hep buralardaydım, yazımda Bedri Baykam’ın kişiliğinden tetiklendim. Herkesin bir söylemi olmalı yaşamda, az da olsa kendine göre bir şeyler fısıldamalı insan…
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.