TEMMUZ2019 Gülhan Berkman Yakar
Farkındalığın şifası
Tam şu anda nasılsınız? Bir an için vücudunuzda neler olup bittiğini fark etmeye çalışın. Kendinize dikkat etmeye önce ayaklarınızdan başlayabilirsiniz örneğin, rahat mı, yoksa kasılmış durumdalar mı? Daha sonra sırasıyla bacaklarınız, kollarınız, beliniz, sırt bölgeniz nasıl? Elinizin ve dişlerinizin durumu nasıl? Belki de farkında değilsiniz ama kimi zaman yumruklarınızı sıkmış veya kasılmış bir halde oturuyor ya da bir şeyler yapıyorsunuz. Belki de - mevsim de uygun şimdi- tatildesiniz ama stresiniz hala size eşlik etmeye devam ediyor. Vücudunuzun verdiği bu sinyaller, çoğunlukla zihninizde yarattığınız düşüncelerin sonuçlarıdır. Yapmak zorunda olduğunuz işler, önemli olduğunu düşündüğünüz şeyler, geçmiş ve gelecekteki olumsuz sahneleri zihninizde canlandırmanız sonucunda kronik gerginlik, endişe ve dikkat dağınıklığı her daim sizin eşlikçileriniz olacaklardır. Bu nedenle gün içerisinde zaman zaman “An”a odaklanmak ve kendi durumuna bir göz atmak ve vücudunuzun sinyallerini, zihninizden geçen düşünceleri bilinçli olarak fark etmek çok güzel ve iyileştirici bir fikirdir. Geçirdiği bir hastalık yüzünden “akut stres” tanısı konulan ve sonrasında Mindfullnes eğitmeni olan Roberto Alcibar, ” Bizi sonsuz bir döngüde yönlendiren otomatik pilotu devre dışı bırakmayı öğrenmeliyiz. Telefonda konuşurken, ya da haberleri izlerken atıştıran insanları hepimiz biliriz. Az önce yedikleri omlette soğan olup olmadığını sorun, buna cevap dahi veremeyeceklerdir.” der. Eminim Alcibar’ın bu görüşüne siz de katılırsınız. Stres kaynaklı sağlık problemlerini yönetmede, zihin-beden uygulamaları yıllardır kullanılıyor. Ben de eğitimlerimde aktardığım uygulamalardan en pratiğini bu yazımda sizinle paylaşmak istedim, otomatik pilotu devre dışı bırakarak uygulamak ve kısa sürede şifa bulmak için şimdi sıra sizde; İhtiyaç duyduğunuz anda, öncelikle oturabileceğiniz rahat ve sakin bir yer bulmakla işe başlayabilirsiniz. (Bu uygulama için başlangıçta bir dakikanızı bile ayırmanız yeter, daha sonra uygulamayı içselleştirip süreyi istediğiniz kadar uzatabilirsiniz.) İster bir sandalyede, isterseniz yerde, otomobilinizin içinde, çalışma masanızın önünde; nasıl rahat ediyorsanız öyle oturun. Sırtınızı düz tutun, omuzlarınızı serbest bırakın ve gözlerinizi kapayın. Şimdi bir dakika boyunca, başka şeyleri bir kenara bırakıp aşağıdaki talimatlara odaklanın: Öncelikle burnunuza dikkat edin ve oraya girip çıkan nefesinizi gözlemleyin. Sonra derin bir nefes alıp ciğerlerinizi ve karnınızı dolduran, sonra da bedeninizi terk eden o nefesi hissedin. Etrafınızda olup biteni anlamak için duyu organlarınızın varlığını hissedin. Çevrenizdeki sesleri duyun, teninize değen havanın sıcaklığını algılayın. Şu anda ne gibi duygular içerisinde olduğunuzu anlamaya çalışın. Sadece bu duyguları fark edin. Onları yargılamayın ve değiştirmeye çalışmayın. Zihniniz, başka yönlere kaydığında bunu fark edin ve nefes alarak, dikkatinizi tekrar, şu ana yoğunlaştırın. Hazır hissettiğinizde gözlerinizi açıp olduğunuz yere geri dönün. İşte böyle… Çok pratik ve bir o kadar da etkili. İhtiyaç duyduğunuz her zaman, bir dakikalığına durup bu uygulamayı yaparak, “otomatik pilotu” devre dışı bırakıp farkındalığın sağlığına ilk adımı atabilirsiniz. Sevgiyle Kalın
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.