SUBAT2022 Gülhan Berkman Yakar
İnsan kaynakları yöneticisi olmak
Yıllar önce, Türkiye İnsan Yönetimi Derneği PERYÖN’ün Ankara Şubesi yönetim kurulunda birlikte çalışma fırsatı bulduğum değerli dostum Birol Saylan ile, İK ‘ya dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Tam 25 yıldır insan kaynakları alanında hizmet veren Saylan; Garanti Bankası’nda başladığı görevine, Tansaş AŞ, Metiş Holding’, Limak Holding’te insan kaynakları yöneticiliği yaparak devam etti. Bulunduğu kurumlarda İK ve organizasyon altyapısının kurulması ve sürdürülmesinde bizzat görev aldı. 2016, 2018 ve 2019 yıllarında Fortune tarafından yapılan değerlendirmelere göre Türkiye’nin en etkin 50 CHRO (Üst Düzey İnsan Kaynakları Yöneticisi) ödülünü 3 defa kazandı. 2015, 2017 ve2018 yıllarında ise Ekonomist Dergisi tarafından Türkiye’nin En Güçlü 50 İK Liderinden biri olarak seçilen Saylan, halen İK alanında eğitim ve danışmanlıklar vermeye devam ediyor. -Sevgili Birol Bey, Kurumlarda “insan kaynakları” bölümü oldukça ilgi çekiyor. Bu konuda görev almak isteyen özellikle de kariyerinde İK yöneticisi olmayı hedefleyen gençlere ne tavsiye edersiniz? Bu pozisyonda görev almaları için nelere ihtiyaçları var? -- Şunu öncelikle belirtmek isterim ki; bu alanda bir mülakata dahil olduklarında, kendilerine neden bu alanı seçtikleri sorulursa lütfen “insan ilişkilerini seviyorum veya insan ilişkilerinde iyiyim” gibi bir yanıt vermesinler. Çünkü zaten her işte, insan ilişkileri var. Siz de bilirsiniz çok az iş var ki; insana ve ona dair ilişkilere dayanmasın. Yani iş yerinde hiç birimiz, birer Robinson Crusoe gibi çalışmıyoruz. Muhakkak ilişkiler içerisindeyiz. Dolayısıyla, insan kaynaklarında çalışma isteğiniz, yalnızca insan ilişkilerine kuvvetli olduğunuzu düşünmenize dayalı olmaması gerekiyor. Diyeceğim o ki; bu alanda çalışacaksanız öncelikle bu meslek hakkında bilginizin olması gerekiyor. Önce bir araştırın insan kaynakları kurumlarda neler yapıyor? İnsan kaynakları mesleğinde başarılı olmuş insanların özellikleri neler? Onların ortak özelliklerini yakalayın ve ondan sonra bu mesleğe adım atmak konusunda yol alın. - Ne güzel söylediniz. YouTube kanalımdaki iş ve meslek söyleşilerini tam da bunun için gerçekleştiriyorum. Yaptığı işi seven ve başarılı kişilerle konuşuyoruz ki; gençler hem mesleği, hem de bu kişileri tanısın ve kendi durumlarını analiz etsinler… İnsan kaynaklarında görev almayı hedefleyenlere mülakat için önemli bir tüyo verdiniz. Peki, başka neler önerirsiniz? -- Kariyerim öyle şekillendiği için belki ve sonraki zamanlarda bunun artı taraflarını gördüğüm için, arkadaşlara şunu söyleyebilirim; meslek hayatlarına, “insan kaynakları” ile başlamasınlar. Önce başka alanlarda tecrübe edinsinler… - Çok önemli bir detay bu… Peki, hangi alanları öneriyorsunuz? -- Finans da olabilir bu, üretim dalı da olabilir. Pazarlama, satış alanı da olabilir. Yani iş hayatının omurgasının içerisinde yer alan diğer konularda, birazcık deneyim sahibi olduktan sonra… Bir üretim nasıl gerçekleşiyor? Satış sahada nasıl gerçekleşiyor? Ürünün pazarlanması ne gibi farklar yaratıyor? Gibi… Hepsi ile ilgili olmayabilir ama bir veya birkaçı ile ilgili, sahada yaşanmış tecrübeleri edindikten sonra, insan kaynaklarına yönelebilirler. O zaman, bakış açıları çok daha zengin olur. Sadece “insan kaynakları” olarak baktıklarında mesleğe, eksikleri olacaktır. Benim tavsiyem bu nedenle, insan kaynakları mesleğine geçmeden önce, en azından dört beş yıl belki daha uzun, diğer alanlarda da çalışmış, tecrübe edinmiş olmalarını tavsiye ederim. Bu tecrübe benim kariyerim için, öncesinde teftiş kurulunda çalışmış olmaktı. Müfettiş olarak görev yaptığım sırada, bankacılığın nasıl işlediğini, bankacılıkla ilgili tüm süreçleri, şubelerdeki tüm bankacılık faaliyetlerini ve mevzuatını yakından tanıma fırsatım oldu. Bu bana, daha sonraki meslek hayatımda ciddi bakış açıları kazandırdı. Ben hala o altyapıyı kullanmaktayım. Öncelikli tavsiyem budur. Bir de eğer üzerine; insan kaynakları ya da işletme alanında yüksek lisans katabilirlerse harika olur. - Bu mesleği tercih edecek olanlar için genel olarak bir yol haritası çizdiniz aslında… Ben o yolu biraz daha aydınlatmak adına sormak istiyorum; (az önce sizin de belirttiğiniz gibi önemli bir konu) bu işi hakkıyla ve başarıyla yapan insan kaynakları profesyonellerinin ortak özellikleri nelerdir? Yani nasıl insanlar İK profesyoneli olabilir? -- Biraz önce farklı bir şekilde belirttim ama yani önemli o, insan ilişkilerinde rahat üsluplar geliştirebilen insan olmalı. Yani; insan kaynaklarındayım, “herkes bana ulaşmamalı kolaylıkla”, ya da “herkesle eşit mesafe koyuyorum” diye “bana herkes yakın olmamalı” diye düşünüyorsa, o kişi; bence iyi bir insan kaynakları profesyoneli olamaz. İnsan kaynaklarının kapısı, (o şirkette herkesin kapısı kapalı da olsa) sonuna kadar açık olmalıdır. Ancak burada da yine önemli bir denge vardır. Bunun da suiistimal edilmesine müsaade edemeyecek kadar, (hakikaten herkese eşit mesafede durduğunu gösterecek şekilde) o ilişkilerinizde, belli bir dengeyi kurmanız gerekiyor. Ama herkesle bir ahbap babında konuşmaya başlarsanız, o zaman da konu başka bir yere gider ve “güven verme” nosyonunuz azalır. Bu dengeyi korumak gerekiyor. - Bu durumda, başarılı bir insan kaynakları profesyoneli olabilmek için; iletişim becerisini etkin kullanmak, güven veren ve dengeli ilişkiler kurabilmek çok önemli. Peki, geçmişte bu yetkinliklere sahip olduğunuzu siz nasıl fark ettiniz? -- Beni bu mesleğe 1997 yılında seçen kişi fark etmişti aslında ki; O da Türkiye'nin duayenlerinden biriydi… Mülakat sırasında şunu söylemişti bana; “Sen ne kolay hayır diyorsun, ne de kolay evet…” Bu çok önemli aslında… Yani bu dengeyi iyi göz etmek gerekiyor. Her zaman hayır demeniz doğru değil, her zaman evet diyen bir insan kaynakları yöneticisi de olamazsınız. İşvereni düşünmek zorundasınız, çünkü işveren, devam ettiği sürece firmada var olacaksınız. Bir yandan da çalışanların haklarını da gözetmeniz gerekiyor. Yani, kurum içerisinde her zaman dengeyi gözeten bir meslekten söz ediyoruz. Onun için her iki tarafın dengesini gözetebilecek ilişkiler kurma konusunda kendinizi güçlü hissediyorsanız, meslekte fark yaratırsınız. Ama bu mesleğin kendisini bir güç olarak görmek isteyenler de olabiliyor tabii. - Bu konuyu biraz daha açabilir misiniz? -- Bir güç kaynağı olarak işte… “Herkesin her şeyini biliyorum, örneğin sicil dosyasının en ince ayrıntısına kadar görebilirim.” Diye düşünmek bazılarına güç veriyor. Ama bu bakış açısında olan insanların üzerine yapıştığını görüyorum ben bu mesleğin. Bu güce ulaşmak için bu meslekte olmak isteyen insanlar da var ne yazık ki... Evet, kişilerin kariyerine yön veriyorsunuz, belki bu önemli bir güç, ama bu konuda benim felsefem: “Başarılı bir kariyer, sadece kişiye değil, topluma değer verir.” Dolayısıyla “ben başarılı bir kariyer oluşmasına insan kaynakları yöneticisi olarak yardımcı olursam, kolaylaştırırsam, O kişi, başarılı bir meslek sahibi olarak, ailesi ile mutlu olacak, çocuklarını daha iyi yetiştirme imkanı sağlayacak… “O bir bireyden, beş-on kişiye, belki de daha fazlasına çoğalan bir başarılı hikayeler zincirini başlatacağım.” Ben olaya bu naif yaklaşımla bakıyorum. İnsanların başarılı bir kariyere sahip olmasına katkı sağlamak benim gücüm. Bakış açıları bu şekilde olan kişiler bence insan kaynaklarında başarılı olurlar. - Çok güzel bir felsefe, kesinlikle size katılıyorum ve bu bakış açısı kişiye büyük bir mesleki tatmin de sağlayacaktır ayrıca… Bir de şunu da sormak istiyorum size; İK’da yürütülen pek çok süreç var aslında “personelcilik” diye bir başlık da var. Gençler buradan da giriş yapıp ilerleyebilirler mi meslekte? -- Personelcilik tabii ki bu mesleğin çok önemli boyutlarından biridir. İnsan kaynakları yöneticisi, personelcilikten iş hukukundan da çok iyi anlamalıdır. Hukuktan anlamayan, özellikle iş hukukundan anlamayan bir insan kaynakları yöneticisi olmamalıdır. Yani biraz önceki sorunuza şöyle bir atıfta da da bulabiliriz; “ben hukuku sevmiyorum, kanunları sevmiyorum” diyen biri, insan kaynakları yöneticisi olamaz. Yani gerçekten fark yaratarak, başarılı olacağını düşünmüyorum. “Hukuktan anlamıyorum, avukata sorarız o cevap verir” Hayır, uygun bulmuyorum. Yanınıza kadar gelmiş, bir derdi olan çalışanınızın, hukuki olarak da, hem işveren, hem de işçi açısından bakıp haklarını bilecek kadar, temel hukuk bilgisine sahip olmalısınız. Personelcilikte de aynı mantıkla temel bilgilere sahip olmalısınız ama şu şekilde bir kariyer zinciri de yok:“ İK da Personelcilikle başlanır, ondan sonra da insan kaynaklarına evrilinir. Böyle bir şey de yok. Personelcilik bambaşka bir bakış açısı… Çok farklı bir rutini var. Çok farklı günlük operasyonları var. Yani bu operasyonlara, siz hakim olacağım derken, bir yandan da insan kaynakları hüvviyetine sahip olamazsınız. Bunlar ikisi ayrı kulvarlar, birbirini destekleyen ama iki ayrı kulvardır aslında... Dolayısı ile “personelcilikle başlayayım sonra insan kaynakları yöneticisi olayım” bu kendiliğinden gelişmez yani… Evet, siz bir kulvar değiştirip, bu alana geçebilirsiniz tabii… Ama önce personelcilik yapar, sonra insan kaynakları alanına geçerim şeklinde bir kariyer zincir yoktur. Kariyer zincirinde, benim en başta söylediğim gibi, bu mesleği farklı alanlarda farklı ana iş kollarında çalıştıktan sonra tercih etmenizdir mümkünse . Değilse, tabii ki insan kaynaklarında başlayıp, yöneticiliğe doğru hazırlanabilirsiniz. O da yine, biraz önce söylediğim insan ilişkilerindeki dengeyi gözetebilecek, ahbap çavuş ilişkisinden sıyrılıp, işçi ve işveren arasındaki dengeyi gözetecek, ilişki geliştirme kabiliyetiniz varsa, o derece hızlı yükselirsiniz. Tabii bir yandan da mesleğe olan ilginizi sıcak tutabilmek için, ayrışabilmeniz açısından da, bir yanda teknik akademik bilgilerle kendinizi beslemeye devam edeceksiniz, (bu bir yüksek lisans veya sertifika programı olacağı gibi, güncel bilgileri izleyerek takip ettiğiniz yayınlar da olabilir) ve aynı zamanda sizinle bizim tanışmamıza da vesile olan, meslek derneklerine, meslek kuruluşlarına, sivil toplum kuruluşlarına dahil olarak, çevrenizi, iletişim ağınızı güçlü tutmanız gerekecektir. Bu değerli paylaşımları için Sevgili Birol Saylan’a teşekkür ediyorum. Kendisi ile, insan kaynaklarına ilişkin keyifli ve bir o kadar da geliştirici söyleşimizin devamını merak ediyorsanız Berkman Akademi YouTube kanalıma göz atabilirsiniz. Sevgiyle Kalın.