TEMMUZ 2019 Sıcaklar bastırınca her yıl olduğu gibi İzmirliler sahil kasabalarına taşındı. Biz de bir gezi haberini kapak yaptık. Derginiz Türkiye'nin ekonomik durumuna göre inceldi ama içinde okunacak pek çok haber var.
LEROS ADASINDA TATİLLEROS ADASINDA TATİLTanrıça Artemis’in koruduğu ada: Leros Leros'a yolculuk Feribot 20 dakika geç kaldı ama çok hızlı. Binişte bavulları adalara göre ayrı alanlara yerleştiriyorlar. İnerken bavulunuzu çekme kolları bile açılmış olarak buluyor, çekip iniyorsunuz. Leros'un Aga Marina Limanı prefabrik gümrük binası ile pek sevimli... Avrupa'da olduğumuz için 4 büyük 2 çocuk tek taksiye binemedik. Adanın tek büyük oteli olan Crithoni's Paradise Hotel'deki odalarımıza alelacele yerleşip öğle yemeği için Aga Marina'ya yürüdük. İnanılmaz bir rüzgar var, hafif fırtına da diyebiliriz. Çekirdek ailemizin yarısı Leros'a yarın gelecek. Şimdilik yürüyen kafilemiz; eşim, büyük kızım ve eşi ile büyük aşklarımız Mira (8), Leya (2) ve bendenizden oluşuyor. Deniz kıyısı oturulacak gibi değil her yan uçuşuyor. Rüzgar bizi arka sokaklara attı. Meydandan daracık iki hafif kilolu insan zor geçer bir sokağa girdik ve Leros'un bence en mükemmel tavernasını bulduk. Leros'a giderseniz mutlaka Taverna Bratsera'ya uğrayın. 3 çocuk annesi Bayan Anna'ya İzmir Life'ın selamlarını söyleyin. Hoş, söylemeseniz de yemek bitiminde ev yapımı şuruplu yoğurt tatlısını size ikram edecektir. Burada balıklar kurutulmadan, lezzetlerini içinde tutarak ızgara yapılıyor. Soslu sardalya harika, ekmeği bol yoğrulmuş anne köfteleri çocuklar için mükemmel, "maridaki"ler çıtır çıtır, kıymalı yaprak sarma söylerseniz parmaklara dikkat... Biz üç akşam yemeğini burada yedik... Zorba, Milos gibi Türkler arasında ünlenmiş tavernalara gitmedik ama lezzet önerilerimiz Bratsera ile sınırlı kalmayacak... Yunanistan ekonomisi de zorda ama her nedense enflasyon 1,1 civarında seyrediyor. Merkez Bankası Başkanını transfer mi etsek ne yapsak? Yoksa Çipras'ı cezalandıran demokrasiyi mi ithal etsek... Leros'ta hangi tavernaya giderseniz gidin, fiyatlar yüzde 10 civarında değişiklik gösteriyor. Ortalama içki dahil adam başı 12 - 15 Euro arasında hesap ödüyorsunuz. Daha da güzeli taverna ve kafelerin önlerinde menüler ve fiyatlar incelemenize açık... En iyi taverna seçkimizi yazdık, en iyi plaj seçkimiz ise ne yazık ki son gün keşfimiz olan "Aya Kioura" koyu, adanın kuzey ucunda olan bu koy küçük bir doğa cenneti, deniz ve plaj tamamen incecik kum... Burada herhangi bir tesis yok. Denemek isterseniz su ve atıştırmalıklarınızı yanınızda götürmelisiniz. Zaten daha çok ada sakinlerinin geldiği bir plaj... Leros'ta koylarda kafe ve tavernaların şemsiyeleri ve şezlongları var. Eğer yiyecek ve içecek alıyorsanız ücret ödemiyorsunuz. Yani hiç kimse ücret ödemiyor. Hava kararmaya yüz tuttuğunda sahillerdeki şezlonglar içeri taşınıyor yerlerini masalar alıyor.
İZMİR AB İŞBİRLİĞİİZMİR AB İŞBİRLİĞİİzmir-Avrupa işbirliği için dev adımlar İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Brüksel'deki Avrupa Birliği temasları kapsamında, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin üyesi olduğu Avrupa Bölgeler Meclisi (AER) ve EUROCITIES’in merkezlerini ziyaret etti. Bu toplantılarda İzmir’in uluslararası düzeyde ve AB düzeyinde işbirliği yapabileceği alanlar kararlaştırıldı. AER ile İzmir’in Avrupa Gençlik Başkenti ve Avrupa Kültür Başkenti başvurularında birlikte çalışılması kararlaştırıldı. EUROCITIES ile "dijital vatandaşlık" ve yaratıcı sektörlere ilişkin çalışma yapılması konusunda da görüş birliğine varıldı. Başkan Tunç Soyer, Brüksel Bölgesi Dışişleri Bakanlığı AB Komiseri Alain Hutchinson ile bir araya gelerek Brüksel’de açılacak İzmir temsilciliğine ilişkin bir görüşme gerçekleştirdi. Bölgeler Komitesi üyesi de olan Hutchinson ile Soyer arasında 3 başlık altında ortak çalışma yapılması konusunda fikir birliğine varıldı. Buna göre "Avrupa Kültür Başkenti Değerlendirme Komitesi" eski üyesi Hutchinson, İzmir’in Avrupa Kültür Başkenti olma sürecine destek vereceğini ifade etti. Hutchinson ve Başkan Soyer, İzmir öncülüğünde yürütülen Akdeniz belediyeleri arasındaki işbirliği ve İzmir'in Brüksel temsilciliğinin açılması yönünde beraber çalışmak üzere görüş birliğinde bulundular.
UYGARLIĞIN KARA LEKESİ İNSANAT BAHÇELERİUYGARLIĞIN KARA LEKESİ İNSANAT BAHÇELERİUygarlık tarihinin kara lekesi: İnsan Hayvanat Bahçeleri İnsanat Bahçeleri Uygarlık tarihinin vahşetine inanmakta güçlük çekiyoruz değil mi? Hiç insan hayvanat bahçelerini duydunuz mu? Bu hayvanat bahçeleri 20. yüzyılın en korkunç uygulamalarından biri. Afrikalı ve Asyalı insanların batılılar görsün diye kafes gibi alanlarda sergilendiği günler çok uzaklara değil, 20. yüzyılın başlarına dayanıyor. Daily Mail'in haberine 20. yüzyılın başlarında milyonlarca kişinin ziyaret ettiği bu 'insanat' bahçeleri hem Amerika'da hem de Avrupa'da bulunuyordu. “Zoos Humains” tabiri günümüzde kullanılmasa da bundan 70 yıl önce hayli revaçtaydı. Aslında tanım baştan sakat: İnsan hayvanat bahçeleri. Tanımın sakatlığı, insanın varlığında sinsice uyuklayan vahşette gizli. Hayvanat bahçelerinde sergilenen insanların dramı. On binlerce insan beyaz ırkın keyfi için hayvanat bahçelerindeki gibi galerilere bölünerek sergilendiler. Farklı yerlerdeki bu tip sergilerin dünya genelinde 1,5 milyar insan tarafından ziyaret edildiği düşünülüyor. 1874 yılında Avrupa’nın en önemli hayvanat bahçesi sahiplerinden Carl Hagenbeck çok büyük bir bahçe açar. İşlerini daha da büyütmek isteyen Hamburglu tüccar, getirdiği egzotik hayvanlar arasına insanları da eklemeye karar verir. Almanya’nın ve dünyanın en büyük İnsan Hayvanat Bahçelerinden birinin temeli böylece atılır. Bu bahçenin aynı zamanda türünün ilk örneği olduğu söyleniyor. Sömürgeciliğin vahşi yüzü aralarında çocukların da olduğu 35.000’den fazla insanı bu pavyonlarda sergiledi. Sanki bir botanik bahçesine dünyanın farklı bölgelerinden bitki getirir gibi evlerinden koparılıp getirildiler. Binlerce insanın hayatı, girişlerinde yaşadıkları yerlerin isminin yazıldığı bölmelerde ziyarete sunuldu. Bu sadece Paris’de değil, Londra ve Berlin gibi modern dünyanın en önemli merkezlerinde de hayli revaçta bir etkinlikti. Almanya’da 1930’lu yıllara kadar 400 adet yabancı halk ve ırk teşhiri yapılmış.
NEPTÜN SOYERNEPTÜN SOYERNEPTÜN SOYER: "Toplumda kadınla erkeğin duruşu iki güçlü yapı şeklinde olmalı… Erkekler ve kadınlar bir arada, elele iki güç olmalı… Toplumu oluşturan iki yapıyız biz. Birinin güçlü diğerinin güçsüz olmasını kabul etmiyorum. Bu toplumun gelişmesi, güçlenmesi için kadının da erkeğin de güçlü olması lazım" diyen Temmuz ayının söyleşi konuğu Neptün Soyer ile ailesi, siyaset ve tarımda kooperatifleşme konuları üzerine hoş bir söyleşi yaptık...
GURABA-İ MÜSLİMİN HASTANESİGURABA-İ MÜSLİMİN HASTANESİGuraba-i Müslimin Hastanesi Sağlık Müzesi olmalı! Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin bodrum katında, 1992 yılında yıllardır açılmamış depolardan birinde, çeşitli malzemeler ve tozlu dosyaların altından mermer bir aslan heykeli çıkmıştı. Bu heykelin ne olduğu, nereden geldiği bilinemezken, altına bir mermer kaide yaptırılmış, başhekim odasının köşesine yerleştirilmişti. Bu odada daha önceleri de, büyük bir pirinç metal geyik heykeli ve kapının üzerinde, tavana yakın uzun rafta ise porselen ilaç kapları vardı. Bazı antika mobilyalar ve eski tıbbi malzemeler de çatı katındaki bir odada kilit altına alınmıştı. Bunlar, ilk bakışta bir anlam ifade etmiyor, antikacılardan gelişigüzel toplanmış parçalara benziyorlardı.
CAHİDE ALAÇATI Ayın MekanıCAHİDE ALAÇATICahide Alaçatı 17 yıl aradan sonra ilk kez İzzet Çapa ve Şehmus Şerbetci ortaklığında İstanbul dışına çıkan Cahide, mimar Ali Türker’in imzasını taşıyan ‘Düşler Ormanı’nın kahramanlarıyla Alaçatı’da açıldı. Cahide Alaçatı, aslında güneşin maviyle buluştuğu en güzel Ege sahilinde yaşanan bir aşk hikayesi... Mekanın dekorasyonu bu aşk hikayesini konu alıyor. Cahide bir ‘Düşler Ormanı’ yaratıyor kendine, sevdiklerine. Abayı yaktığı çocuğu ve kendini, devasa zürafalar olarak düşlüyor ve Alaçatı rüzgarı ile cilveleşen şaşalı avizeler ekliyor üzerlerine... Bu oyunbaz, gönülçelen zürafaları; maymunlar, goriller, kelebekler izliyor. Hepsinin gözlerini aşk bürümüş ve ellerinde ışıklar... Cahide, tadına doyulmaz sofrasının lezzetlerine Ege büyüsünü eklemeyi de ihmal etmemiş... Bu lezzet serüvenine Düşler Ormanı’nın göz alıcı barında hazırlanan envai çeşit kokteyller eşlik ediyor. Özel kutlamalar, bekarlığa vedalar; geliş sebebiniz ne olursa olsun; Cahide'de özenli bir sevginin içinde bulacaksınız kendinizi. Hiçbir aşk eğlencesiz olmaz. Coşkulu, eğlenceli, kıpır kıpır yaz showlarıyla Cahide, düşler bahçesinde her gece büyük bir karnaval yaratıyor. Cahide'nin kapıları saat 20.00'de açılıyor ve muhteşem gösteriler 01.30 civarına kadar sürüyor. Oturma planının rezervasyon önceliğine göre yapıldığı mekanda fiks menü uygulanıyor. Cahide Alaçatı Kemalpaşa Caddesi 76, Alaçatı www.cahidealacati.com Telefon 232.729 9990 www.instagram.com/cahidealacati www.facebook.com/cahidealacati https://twitter.com/cahidealacati Web: CAHİDE ALAÇATI
KRİSTAL'DEN KAMPANYAKRİSTALKristal'den #zeytinyaginitani kampanyası Kristal Yağları kaliteli zeytinyağı konusunda tüketicileri bilinçlendirmek amacıyla; #zeytinyaginitani adı altında bir sosyal farkındalık kampanyası başlattı. Bu kampanya ile kaliteli ve farklı özelliklerdeki zeytinyağları konusunda da tüketicileri bilinçlendirmeyi hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda düzenlediği fabrika gezisi ile birlikte zeytinyağının kalite göstergeleri tat, koku ve lezzet referanslarını detaylıca anlatan bir tadım paneli gerçekleştirdi. Kaliteli zeytinyağı nasıl anlaşılıyor? Kaliteli zeytinyağı sadece duyusal özelliklerle anlaşılamaz, 10 farklı analiz yapıldıktan sonra uzman tadımcılar tarafından duyusal özelliklerine de bakılarak zeytinyağının kalite değerleri belirlenir. Diğer taraftan zeytinyağı konusunda tüketicilerin doğru bildiği yanlışlar oldukça fazla. Örneğin; zeytinyağının yeşil veya sarı renkte olması, tortu veya başka bir görsel durum kalite veya bozukluk göstergesi değildir. Gerçek riviera zeytinyağı rafine edilmiş zeytinyağı ile natürel sızmanın harmanlanmasıyla elde edilen bir zeytinyağıdır. Kaliteli zeytinyağına ulaşmanın yolunun kaliteli zeytinden geçtiği inancını benimseyen Kristal Yağları bu kapsamda “Üreticileri Geliştirme ve Bölgesel Lezzetleri Koruma Projesi”ni hayata geçirdi. Bu yolla sektöre kazanç sağlamayı hedefleyen Kristal Yağları, Türk zeytinyağının çıtasını yükseltmeyi amaçlıyor.
KASABAKASABAKasaba'da geçmişe yolculuk Eski adıyla “Kasaba” Manisa’nın Turgutlu ilçesi 7 Eylül 1922 yılında düşman işgalinden kurtulurken, Yunan askerleri tarafından çıkarılan yangın sonrasında tamamıyla yakılmış ve yıkılmış bir kent. İzmir’den bir grup gazeteci, yazar, tarihçi, kent gözlemcisi ve fotoğraf sanatçılarıyla ile birlikte Turgutlu’da kısa bir kent turu gerçekleştirdik. Öncelikle, Turgutlu’da seçimi kazanan CHP’li belediye başkanı Çetin Akın’ı ziyaret ettik. Belediyede zabıta memurluğundan başlayarak, müdür ve başkan yardımcılığı görevlerinde bulunan Çetin Akın artık ustalık dönemini yaşıyor. Sohbetlerimizden çıkardığımız; yılların bilgi, birikim ve deneyimiyle Turgutlu’ya çok eser kazandıracak, geçmiş dönem borçlarını ödedikten sonra.
TARHANA OSMANTARHANA OSMANBir Anti-zeytinyağı organizasyonundan İzmirli Tarhana Osman'a... Evet, her şey Marshall Yardımı ile başlar. Avrupa, 2. Dünya Savaşı’ndan çok ağır hasar görerek çıkar. 1946-1947 yıllarında çok soğuk geçen iki kış da eklenince Avrupa’da açlık ciddi sorun olacaktır. ABD ise 2. Dünya Savaşı’ndan hiç zarar görmemiş, 1920’li yıllardan itibaren sürdürdüğü araştırmalarla hibrit tohumculuğu geliştirmiş, endüstriyel tarıma geçmiş ve çok büyük tarım ürünü stoklarına ulaşmıştır. Bu ürünlere dış pazarlar bulmak gerekmektedir. ABD’de tarım ürünleri fazlalığı-Avrupa’da açlık denklemi 1948 yılında “Avrupa Kalkınma Planı”nın gerçekleştirilmesi ile çözülür. Planın hedefi, Avrupalılar’a bir bölümü hibe bir bölümü kredi tarzında parasal yardımda bulunmak ve bu paralarla ABD ürünlerini Avrupalılar’a satmaktır. Türkiye’de bu plana dâhildir. Ülkemizde planın fikir babası Marshall’ın adıyla bugünde bilinen ve birçok alanda sonun başlangıcı olan bu plan, tarımda dışa bağımlı hale gelişimizin de mimarıdır. Bu tarih bilgisi hatırlatmasından sonra türküye dönelim. ABD, dünyanın en büyük mısır üreticisidir. Dünde bugünde, mısır stoklarını eritmek için bin bir çözüm üretmektedir. Bunlardan biri de mısırözü yağıdır. İşte Marshall Yardımı koşullarından biri ABD’den mısırözü yağı ithal etmemiz olacaktır. Aynı açılımla Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur (5). Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısırözü yağına ve margarine alıştırılır. Bu amaca yönelik zeytinyağı ısınırsa kanser yapar gibi yalanlar “üfürülür” halk arasında. Yukarıdaki zeytinyağını kötüleyen türküde bu dönemin icraatlarındandır; milyonlarca zeytin ağacının kesilmesi de. Türk halkı zeytinyağına sırtını döner, sıvı yağ dendiğinde mısırözü yağı, katı yağ dendiğindeyse margarin mutfaklarımızdaki yerini alır. Hiç unutmam annemin hep anlattığı bir doktor anısı vardır: - Doktor hanıma bizim eve margarin girmez dedim. O da boğaçayı, pilavı nasıl yapıyorsun ki dedi. Zeytinyağı ile dediğimde inanmadı. Biz sahanda yumurtayı bile zeytinyağı ile yaparız deyince doktor şaşkın şaşkın yüzüme baktı, kaldı. Şaşkınlığımızın kaynağı, Marshall Yardımı’nın evrilip emir-komutanın GDO ekonomistlerinin eline geçtiğini hâlâ anlayamamaktaki ısrarımızdır. Bugün, sağlıklı beslenme tiyatrosunda “affet bizi zeytinyağı” ayinleri yapmaktayız. Çözümün adresi bir İzmirlidir: Osman Nuri Koçtürk (1918-1994). Namıdiğer Tarhana Osman, anlatmış ve yazmıştır ama pek kal’e alan olmamıştır (6). 1943’de Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nden askeri veteriner olarak mezun olan Koçtürk, ayrıca biyokimya doktorası yapar ve mecburi hizmet sonrası 1949-1953 yılları arası ABD/Missouri Üniversitesi Beslenme Kürsüsü’nde misafir öğretim üyesi olarak bulunur (7).
HAKAN URGANCIHAKAN URGANCIMikrofonun ardındaki ses Hakan Urgancı Bugünkü konuğum Hakan Urgancı. Spiker, yazar, eğitimci, köşe yazarı ve çalışma arkadaşım. Hakan, benim yaşamımda farklı bir yere sahip. Türkiye Radyolarının elli yılı aşkın süredir devam eden TRT Radyo 1’in en uzun soluklu kuşak programı “Gecenin İçinden” ekibimin sesi, dostum, dudaklarında her daim gülümsemeyle sizi karşılayan muzip arkadaşım. Yıllarca birlikte konuk ağırladığım röportajlar yaptığım Hakan’ın şimdi röportaj konuğum olması bana ilginç geliyor ama mutlu da ediyor. Soruları hazırlarken onun vereceği cevapları duyar gibi oldum, yüz ifadesi gözlerimin önünde canlandı. Usta becerisi, konuğu rahatlatmak için yaptığı şık espriler, yayında beni tedirgin etmek pahasına araya soktuğu muzip sorular. Ama şimdi satırlarıma düştü Hakan Urgancı.
TİYATRO 4TİYATRO 4Kolektif bir yapıyla ortak üretim Tiyatro4 Çalışmalarına 2012 yılında İzmir’de başlayan, güncel metinleri sahneye taşımayı ve yenilikçi, çağdaş, özgün oyun tasarımları ile seyirciye yeni deneyimler kazandırmayı amaçlayan Tiyatro4, tiyatro oyunlarının yanı sıra, sosyal içerikli sanat projeleri tasarlıyor. Bu söyleşimizde Tiyatro4'ün kurucuları Kağan Uluca ve Derya Efe Uluca ile birlikteyiz.
LEONARD COHENLEONARD COHENDünyaya seslenen, evrenselliği yakalamış bir müzisyen Leonard Cohen n Bazı şarkılar vardır, ilk duyduğunuz anda sizi yakalar ve her dinleyişinizde sizi farklı etkiler. Leonard Cohen benim için böyle şarkıları söyleyen bir sanatçıdır. Onu herkesten ayırıp özel kılan nedir acaba? İnsana yalnızlığını duyuran günleriniz olmuştur, can sıkıntısı yakanıza yapışmıştır. İçinizde bir ses bir şeyler söyler, ta içinizde akisler bırakıp kaybolur. Boğazınıza tıkanan bir yumruk, içinde birdenbire açılıveren baş döndürücü bir boşluk, bir canavar gibi sizi yutan bir hüzün çöküverir. Ne yapacağınızı bilmeden oradan buraya odadan salona dolaşır durursunuz, sonra birden bir dürtüyle müziğe yönelirsiniz. O an herhangi bir şarkı imdadınıza yetişemez, o şarkının çok özel olması gerekir. Öyle bir müzik olmalıdır ki, sizi sıkkınlığınızdan kurtarsın, hayata bağlasın, öfkeniz, kırgınlığınız yatışsın. Yalnızlığınızla baş başa kalmaktansa, size içten seslenen bir ezgi eşlik etsin istersiniz. İşte böyle bir sanatçıdır Leonard Cohen.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Güncel sayıya göz atın
SİNEMALAR TEMMUZ 2019
Luis ve Uzaylı Dostları
Hızlı ve Öfkeli: Hobbs ve Shaw
AYIN MEKANLARI TEMMUZ 2019 CAHİDE ALAÇATI

Cahide Alaçatı 17 yıl aradan sonra ilk kez İzzet Çapa ve Şehmus Şerbetci ortaklığında İstanbul dışına çıkan Cahide, mimar Ali Türker’in imzasını taşıyan ‘Düşler Ormanı’nın kahramanlarıyla Alaçatı’da açıldı. Cahide Alaçatı, aslında güneşin maviyle buluştuğu en güzel Ege sahilinde yaşanan bir aşk hikayesi... Mekanın dekorasyonu bu aşk hikayesini konu alıyor. Cahide bir ‘Düşler Ormanı’ yaratıyor kendine, sevdiklerine. Abayı yaktığı çocuğu ve kendini, devasa zürafalar olarak düşlüyor ve Alaçatı rüzgarı ile cilveleşen şaşalı avizeler ekliyor üzerlerine... Bu oyunbaz, gönülçelen zürafaları; maymunlar, goriller, kelebekler izliyor. Hepsinin gözlerini aşk bürümüş ve ellerinde ışıklar... Cahide, tadına doyulmaz sofrasının lezzetlerine Ege büyüsünü eklemeyi de ihmal etmemiş... Bu lezzet serüvenine Düşler Ormanı’nın göz alıcı barında hazırlanan envai çeşit kokteyller eşlik ediyor. Özel kutlamalar, bekarlığa vedalar; geliş sebebiniz ne olursa olsun; Cahide'de özenli bir sevginin içinde bulacaksınız kendinizi. Hiçbir aşk eğlencesiz olmaz. Coşkulu, eğlenceli, kıpır kıpır yaz showlarıyla Cahide, düşler bahçesinde her gece büyük bir karnaval yaratıyor. Cahide'nin kapıları saat 20.00'de açılıyor ve muhteşem gösteriler 01.30 civarına kadar sürüyor. Oturma planının rezervasyon önceliğine göre yapıldığı mekanda fiks menü uygulanıyor. Cahide Alaçatı Kemalpaşa Caddesi 76, Alaçatı www.cahidealacati.com Telefon 232.729 9990 www.instagram.com/cahidealacati www.facebook.com/cahidealacati https://twitter.com/cahidealacati CAHİDE ALAÇATI