MART2022 Gülhan Berkman Yakar
Mutluluk tasarımcısı olmak
MUTLULUK TASARIMCISI OLMAK Bu ay kariyercafe’de konuğum sevgili Gizem Dağ, namıdiğer; “Mutluluk Tasarımcısı”Kendisiyle Bölge temsilcisi olduğu EMCC’nin (European Mentoring & Coaching Council /Avrupa Yönderlik ve Koçluk Derneği) bir toplantısında tanışmıştık. Orada konuşurken bu markayı kendisi için tescil ettirdiğini öğrendiğimde tabii ki çok ilgimi çekmişti bu durum. Biliyorsunuz yalnızca kendim için değil, gelecekte ne yapacaklarına karar verme sürecinde olan, tüm kariyer yolcuları için de bu merakı taşıyorum aynı zamanda. • Gizemcim bize kendini kısaca tanıtır mısın? - Tabii ki , ben 1986 İzmir Doğumluyum. Doğma büyüme hep İzmir’de yaşadım diyebilirim.Yalnızca çok kısa bir süre,”work and travel” için Amerika'da kalmışlığım var. Onun dışında, okul hayatım İzmir'de hatta Bornova'da geçti. Ege Üniversitesi “Radyo Televizyon ve Sinema” bölümünden mezun oldum. Daha sonra Halkla İlişkiler ve Tanıtım “İletişim Araştırmaları”nda yüksek lisans yaptım. Halen de Halkla İlişkiler ve Tanıtım’da doktora öğrenimime devam ediyorum. - İş yaşamındaki yoğunluğuna rağmen eğitime devam edebilmen ne kadar güzel … - Aslında “eğitimi” ben sürekli hayatım için, bir gelişim alanı ve kendimi keşfetme yolculuğu olarak görüyorum. Hayatımın her döneminde bir eğitimde olacağıma, kendime söz vermiştim yıllar öncesinde ve böyle de devam etmesini istiyorum. - Hayatında eğitimin önemli ve sürekli bir yeri olduğunu anlıyorum. Kariyer hayatın tam olarak ne zaman başladı? - Kariyer hayatıma da okurken başladım. Hem okuyup hem de çalıştım. Bu, benim için büyük bir avantaj oldu. Hatta okullarda kariyer söyleşilerine katıldığımda, oradaki arkadaşlara da hep bunu dile getiririm. Çünkü, neyi isteyip neyi istemediğimi, üniversitede okuyup bir yandan da çalışırken fark ettim. Bu süreçte, kariyerim için heybeme neleri almam lazım? Halkla ilişkiler yolculuğunda hangi alanlarda kendimi geliştirmem gerekiyor? Gibi soruların yanıtlarını ararken, bir yandan da kendimi keşfetme yolculuğuna çıkmış oldum diyebilirim. İlk olarak, telekom sektöründe satış ile başladığım kariyerime, uzun yıllar enerji sektörüyle devam ettim. Şimdi de bana çok keyifli gelen, tekstil ve moda sektöründeyim. Çalıştığım her kurum, elbette benim için ayrı bir deneyim oldu. Şu anda mesleğim “kurumsal iletişim halkla ilişkiler” bu alanda çalışmak, benim için güzel, yani seviyorum işimi… - EMCC toplantısında ilk tanıştığımızda bana “Mutluluk Tasarımcısı” markasını kendin için tescil ettirdiğini söylemiştin. O zaman bu konu çok ilgimi çekmişti. Çok iddialı ve bir o kadar da keyifli bir marka değil mi? Biraz anlatır mısın nasıl oldu bu iş? - Bu markanın tescilini 2016 yılında almıştım. Sevgili Ufuk Tarhan'ın “geleceğin meslekleri” adında bir yazısını okurken bu isim karşıma çıktı aslında… Yazıda marka danışmanı ve mutluluk tasarımcısı gibi yeni mesleklerin adları vardı. Ben okuduğum anda o ismi kendime yakın hissetmiştim. Sonra da şöyle bir şey yaptım; o isimleri, mesaj yoluyla çeşitli arkadaş gruplarıma gönderdim ve onlara sordum; “ Arkadaşlar, ben bunlardan birini kendime çok yakın hissettim, ama sizin de fikrinizi sormak istiyorum, sizce hangisi bana uygun olur? ”Herhalde yaklaşık 100 kişiye yolladıysam onlardan 80'i “mutluluk tasarımcısı ”nı söylediler. Kalan 20'si de “marka danışmanı” dedi. O da yaptığım işten dolayıdır diye düşünüyorum. Böylece, bu geri bildirimlerle de çevremde yarattığım izlenimi anlamış, kendimi teyit etmiş oldum. Tabii “mutluluk” kavramıyla, önceden bu kadar çok ilgilenmemiştim ama, kendimi keşfetme yolculuğunda, koçluk eğitimlerini alırken, bu konu benim için daha bir öne çıkmış oldu. Sonra marka tescili, hesapların açılması gibi işlemleri gerçekleştirdim. Böylece bir yola çıkmış oldum. Tabii ki bu ismi almış olmakla, yola çıkmış olmak, yürümek ve bununla ilgili çalışmalar yapmak çok farklı şeyler… • Biraz açar mısın bu konuyu? - Başlangıçta her ne kadar, “mutluluk kavramı” ile ilerlemek konusunda, yol gösterenlerim, eğitmenlerim olsa da, asıl pandemi döneminde Mart 2020’de “mutluluk” ile ilgili aksiyon almaya instagram canlı yayınları yaparak başladım diyebilirim. O dönemde davet ettiğim konuklarla “mutluluğu” her yönüyle ele alarak konuştuk. Türkiye'de bu alanda çalışan pek çok kişiyle de bir araya gelmiş olduk. Bu söyleşi serisi, beni de geliştiren, bakış açımı genişleten bir süreç oldu diyebilirim. Mutluluk konusundaki çalışmalarımı şu anda bir hobi olarak gerçekleştiriyorum aslında, yani henüz bir meslek gibi ele almıyorum. Sonuç olarak şu anki işim; “kurumsal iletişim ve halkla ilişkiler” Ama günümüzde, yan kariyerler, kariyerini destekleyecek alanların da önemli olduğuna çok inanıyorum. Hayatın ne getireceğini daha sonra hangi alana yöneleceğimizi de bilmiyoruz. - Kesinlikle sana katılıyorum Gizem. Özellikle kariyer yolculuğunda esnek olmak, keşfetmeye , gelişmeye devam etmek, her an değişen koşullara uyum sağlamayı da kolaylaştırıyor. Hobilerimiz, zor zamanlarda nefes almak, kendimizi bulmak için alan açıyor... Hobimiz daha sonra işimize de dönüşebilir tabii ki ve bu da bizim için çok güzel bir armağan aslında… Gizem, bildiğim kadarıyla mutluluğu bilimsel açıdan da ele alıyorsun değil mi? - Evet doktora tezim ile “mutluluk” konusunu da birleştirdim. Aslına bakarsanız, bu konuyu her yönüyle ele alarak kendi mutluluğum için de çalışıyorum. Bir yandan da birilerinin hayatına dokunmak, onların yüzünde bir gülümseme yaratmak, hayat amacıma da hizmet ediyor. - Bu durumda geleceğe dair, sana ve başkalarına iyi gelecek bir yolda olduğunu söyleyebilir miyiz? - Tabii ki, insanların yüzünde bir gülümseme, bir mutluluk yaratma kısmı beni enerji ile dolduruyor, kısacası bana iyi geliyor. Ben mutluluğun “ insana iyi gelen şeylerin tümü, olduğuna inanıyorum. İyi hissetme halidir mutluluk. - Güzel bir tanım. Başka neler yapıyorsun bu doğrultuda? - Çeşitli öğrenci organizasyonlarında konuşmalarda ya da mentorluk yaparken mutluluğa ilişkin farkındalık yaratmaya çalışıyorum. Bir de çalıştığım kurumlarda hem iç iletişimde hem de eğitimlerde bu konuyu önde tutmak, projeler oluşturmak benim için heyecan verici oluyor. Hatta şu anda çalıştığım Sun Grup’ta da bu doğrultuda projeler üzerinde çalışıyoruz. - Biliyorsun ki, oldukça zor bir dönemden geçiyoruz, bu konuda kafa yoran çalışan biri olarak ne öneriyorsun? İnsanlar ne yapsın da mutlu olsunlar? - Çoğu zaman bu konuda temasta olduğum kişilere mutluluk nedir sizin için? diye sorarım. Her ne kadar TDK’nın bu konuda bir tanımı olsa da, bunun yanıtı kişiden kişiye değişir çünkü. Bana göre birilerinin hayatına dokunmak mutluluk ise, diğerine göre bir bardak çay içmek, kitap okumak mutluluktur. Kimisi için de kulaklıklarını takıp yürüyüş yapmaktır… Biliyorsunuz kapitalist bir düzende yaşıyoruz. “Bunu yersen mutlu olursun, bunu giyersen mutlu olursun” gibi mutluluk pazarlaması yapılıyor her daim. Etki altında kaldığınızda da ancak size sunulan ürünlere ulaşınca, mutlu olacakmışsınız gibi hissedebiliyorsunuz. Öncelikle bizim, kendi mutluluğumuza sahip çıkabilmemiz gerekir. Yani “şu kadar param olsun, ben o zaman mutlu olacağım” ya da “şu arabayı alınca mutlu olacağım” “,hayatımın aşkı ile karşılaşınca mutlu olacağım” değildir mutluluk. Önemli olan, şu anda sahip olduklarımızla ve şükrettiklerimizle de mutlu olduğumuzu fark edebilmektir bana göre… Farkındalık kavramı, burada çok önemli… Ne ile uğraşırken mutlu oluyorsunuz? Kahve içerken mi? Arkadaşlarla sohbet ederken mi? Tek başınıza kalıp kitap okurken mi? Ya da hepsini bir arada yaparken mi? Mutluluk, küçük şeylerin birleşimidir sonuçta ve öncelikle fark etmek gerekir. Örneğin, çok istediğiniz bir kariyere ulaştınız. Ne kadar sürebilir bu durumda mutluluğunuz? Tabii ki şükrettikçe… Sahip olduğunuz şeylere baktıkça mutluluğunuz daim olabilir. Ama biz ne yazık ki bunun keyfini doyasıya çıkarmadan, hemen,” şu da olsa, bu da olsa, iyi olurdu.” Diye, diye enerjimizi aşağı çekiyoruz ve kendi kendimizi mutsuz etmeyi başarıyoruz. Tabii bu konuda farkındalık yaratacak bazı alıştırmalar da var. Örneğin; şükür listeleri yapabilmek, yaşadığımız olayları pozitif yanından görebilmek gibi… Ama bilmeliyiz ki; mutluluğun yolu öncelikle, fark etmek, kendimizi tanımak ve kendimizi sevmekten geçiyor. Eğer hayatınızda hep bir şeyler kötü gidiyor ve mutlu değilseniz de bilin ki, orada bir değişim gerekiyordur. Biliyorsunuz, ülkemizde yaşam koşulları ve her geçen gün ortaya çıkan gelişmeler, çoğu kişiyi olumsuz yönde etkiliyor. Belki de yaşadığımız dünyada mutlu olabilmek için aksiyon alma zamanımız gelmiştir. Ne demişler ?; “ Sen değişirsen dünyan değişir. Sevgili Gizem Dağ’a bir kısmını burada yayınladığımız mutluluk dolu söyleşimiz için çok teşekkür ediyorum. Devamını merak edenler,“ Berkman Akademi” YouTube kanalından söyleşimizin tamamını da izleyebilirler. Sevgiyle Kalın.