HAZİRAN 2020 AVM'ler kapandığında satış noktalarımız kitabevleri ile vedalaştık. Bu lanet virüs kabus gibi üstümüze çöktü. Okurlarımızdan ayrı düşmek hakikaten çok üzüntü verici ve bunu yayın hayatına başladığımızdan 223 ay sonra yaşadık. Nisan(224) ve Mayıs (225) sayılarımızı geriye dönüp arşiv haberlerimize bakarak oluşturduk ve 2 sayımızı internet sitemizden yayınladık. Bu arada "Güzel İzmir"de nerelere uzandığımıza bir kez daha tanık olduk, eskilerle kucaklaşmak hoşumuza da gitti. Umarız okuyanlar da keyif almıştır.
İYİ Kİ ALTERNATİF MEDYA VARİYİ Kİ ALTERNATİF MEDYA VARÇok yönlü haber için yandaş değil alternatif medya var. Her gün "bu ülkede neler oluyor" diye merak ediyoruz. Peki, bu okuduklarımız ve izlediğimiz haberlerin, yorumların doğruluğu, gerçekliği, tarafsızlığı kimi ilgilendiriyor? Bir kent kültürü dergisi olarak siyasetten uzak kalmaya çalışsak da netice olarak yaşadığımız ülkenin gerçeklerine kayıtsız kalamayız. Bu sayıda dosya konumuz; gerçek bir demokrasi ile yönetilmeye çalışılan ülkelerde özgür olan medya kuruluşlarının ülkemizde baskı altında olduğu gerçeğinden yola çıkıyor ve "iyi ki sosyal medya var" diyerek sizi özgür haber ve yorumların adresleri ile buluşturuyor. Belki hepsini tanıyorsunuz ama destek olmak için bir kez daha hatırlatmak istedik.
DİJİTAL TARIM PAZARIDİJİTAL TARIM PAZARIDijital Tarım Pazarı bütün çiftçilerin pazara erişimini kolaylaştıracak Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Dijital Tarım Pazarı’nın (DİTAP) gelecek için atılan önemli bir adım olduğunu açıkladı. “Dijitalleşmeyle beraber tarımda çok yol almış olacağız. İyi tarım üretmiş olacağız. Üreticinin ürünümü nasıl satacağım diye kaygısı olmayacak. Dijital tarımda halcisi, üreticisi, ihracatçısı, devletin kurumları herkes bir arada olacak. Dijitale geçiş herkesi üretime teşvik edecek. Bu sayede genç nüfusla beraber herkes tarıma odaklanacak ve kırsal hayata dönüş gerçekleşecek.” Sektörde yeni fırsatların doğabileceğine değinen Uçak, tarımın çok önemsendiğini, yatırımcıların ibreyi tarıma çevirdiğini söyledi. “Tarım yapmak için geniş çaplı bir çalışmaya ve araştırmaya girdiler. Büyük yatırımcı tarım sektöründe yer almaya başladı. Durumun böyle devam etmesi ihracatımıza olumlu bir şekilde yansıyacak. Önümüzdeki süreçte hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Taşlar ister istemez yerinden oynayacak. Yenilik gelecek. Eskisinden çok daha iyi olacak.”
KRİZ MANİFESTOSUKRİZ MANİFESTOSUKrizden çıkış manifestosu Dünyada 650 üniversiteden 3 binden fazla araştırmacı koronavirüs salgını ardından demokratik toplum ve sürdürebilir bir ekonomi için ekonomik sistemin kurallarının yeniden yazılma çağrısı yapan bir bildiriye imza attı. Bildiri tamamen bir kadın inisiyatifi olarak başladı ve kadın akademisyenler tarafından yazıldı. Türkiye’de sadece Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan Manifesto, Isabelle Ferreras (FNRS-UCLouvain-Harvard LWP), Julie Battilana (Harvard University) ve Dominique Méda (Paris Dauphine-PSL) tarafından kaleme alınmış; İmge Kaya Sabancı (IE Business School) ve Halil Sabancı (IESE Business School) tarafından Türkçe’ye uyarlanmış.
SUNEXPRESS UÇUŞLARA BAŞLADISUNEXPRESS UÇUŞLARA BAŞLADISunExpress, 4 Haziran’da iç hat uçuşlarına başlıyor Covid-19 salgınının yayılımını önlemek amacıyla getirilen kısıtlamalar kapsamında tüm yurt içi ve yurt dışı seferlerini askıya alan SunExpress, misafirlerinin ve uçuş ekiplerinin sağlıklı ve emniyetli seyahati için gerekli tüm tedbirleri alarak 4 Haziran’da iç hat uçuşlarına kademeli olarak başlamayı planlıyor. SunExpress CEO’su Max Kownatzki, “Seyahat yasaklarının 3 Haziran’dan sonra kalkmasını bekliyoruz. Bu çerçevede, yolcularımıza daha sağlıklı ve hijyenik bir uçuş deneyimi sunmak için tüm hazırlıklarımızı bu tarihe göre yapıyoruz. Eğer herhangi bir değişiklik olmaz ise, İzmir ve Antalya’yı hem Türkiye hem Avrupa’da en fazla noktaya bağlayan havayolu olarak, 4 Haziran’da iç hat uçuşlarımıza kademeli olarak başlayacağız” dedi. Dış hat uçuşları ile ilgili olarak Kownatzki, “Türk turizm taşımacılığının belkemiği olarak, turistik uçuşlarımıza Haziran ortasından sonra başlamayı planlıyoruz; ancak bu da ülkelerin karşılıklı olarak seyahat yasaklarını gözden geçirmeleri ile belli olacak. Türkiye gibi Covid-19 ile mücadeleyi büyük bir başarıyla sürdüren ülkelerde Haziran ortasından sonra bu turistik uçuşların başlayacağını umuyoruz” dedi.
ALPHAN MANASALPHAN MANASTürkiye Fütüristler Derneği kurucu başkanı Alphan Manas:"Teknoloji geliştikçe insanlar denizlere açılacak ve denizlerde koloniler kurulacak." Türkiye'nin en önemli girişimcilerinden ve Fütüristler Derneği Onursal Başkanı olan Alphan Manas ile zamanı ileriye saran bir söyleşi yaptık. Mart ayında yaptığımız bu söyleşiyi Nisan ve Mayıs sayılarımızı basamadığımız için yayınlamamıştık. Swissôtel Büyük Efes ev sahipliğinde yaptığımız söyleşiyi keyifle okuyacaksınız.
TERRA MADRE ANATOLIATERRA MADRE ANATOLIASlow Food İzmir'in öncüsü A. Nedim Atilla yazdı. "2021 Terra Madre Anatolia” İzmir’e çok yakışacak. 2019 Temmuz’undan bu yana İzmir Büyükşehir Belediyesi, iki yılda bir İtalya'nın Torino kentinde gerçekleşen ve ilk kez İtalya dışında bir kentte yapılacak 'Terra Madre Anatolia” gastronomi fuarı için kolları sıvadı. 2021'de İzmir'de yapılması için anlaşılan “Terra Madre Anatolia” İzmir’e çok yakışacak. Fuar kapsamında üreticiler de bir araya gelerek sorunlarını konuşacak. Sağlıklı gıdaya erişim ve tarım konusunda çok sayıda panel ve çalıştay yapılacak. İzmir'de gerçekleşecek Terra Madre, Türkiye ve Akdeniz'den yüzlerce yerel üretici ve on binlerce ziyaretçiye ev sahipliği yapacak. Konuklarla birlikte yiyeceğiz, içeceğiz. Biz ve yakın çevremiz Slow Food hareketinin farkındayız. Ama yaklaşık bir yıl kalan Terra Madre Anatolia için İzmirliler ne kadar farkında?
TARİHTE SALGINLARTARİHTE SALGINLARTarihte büyük salgınlar ve Koronavirüs ile mücadele Uz. Dr. Metin Özer yazdı. 19. yüzyılda İzmir’de salgın hastalıklar başlayınca; Levantenler Bornova veya Buca’daki bağ evlerine çekilerek karantina uygularlar, bazı yiyecekleri bahçe kapısının yanında bulunan sirke küplerine daldırılarak sterilize ederler, gerekirse kendilerine ait hastanelerden faydalanırlardı. 1983-84 yıllarında sağlık ocağı ve frengi-lepra merkezi doktoru olarak görev yaparken, halka beslenme ve temizlik usullerini öğreterek, çoğunluğu Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü'nde üretilmiş yerli aşıları kullanarak korunma sağlardık. Yapılan çalışmalar sonucu frengi, lepra (Cüzzam) ve şark çıbanı tarihe karışmıştı. Temizlik, karantina ve aşı Küresel olarak ulaşımın ve nüfusun artmasıyla, dünyanın herhangi bir yerinde başlayan bir salgın hastalık kolayca tüm dünyaya yayılabilmektedir. Hasta bir insan, Çin’de üretilen bir oyuncak, Hollanda’da üretilen bir çiçek, Arjantin’de üretilen bir meyve uçakla dünyanın dört bir ucuna saatler içinde ulaşabilmektedir.
DERTLERE DEVA SİRKEDERTLERE DEVA SİRKEİzmir evlerinde sirkelikler İzmir evlerindeki sirkelikler konusuna Orhan Beşikçi de yazısı ile katkıda bulunuyor. Tarihten bir yaprak daha... Sirkelikler, at nalı, nazar boncuğu gibi ev ve iş yerlerinin kapısına duvarına asılıp göz önünde bulundurulmaz, ev sahiplerinin uygun gördüğü yerde muhafaza edilirdi. Evlerin ayrılmaz parçası olan mutluluk getireceğine inanılan sirkeliklerin sirkesiz kalmamasına özen gösterilirdi. Toprağa şekil veren çömlekçi ustaları tarafından yapılmış Çanakkale, Menemen, Kınık hatta liman şehri İzmir’e yabancı ülkelerden getirilmiş, farklı boyut ve renklerde sirkeliklerin benzerini yaşadığım eski İzmir evinin bodrum katında yere sabitlenmiş vaziyette bulmuştum… Yangın nedeniyle harabeye dönen evlerinin enkazından çıkan toprak testiyi işçilerin elinden alan ev sahibi, “Bu evde dünyaya geldim, çok güzel anılarımız oldu, testi evimizin uğuruydu” diyerek bana evlerinde neden sirkelik bulundurduklarını anlatmıştı
TOPRAK SAĞLAMTOPRAK SAĞLAMToprak Sağlam Oyunculuk, müzik ve dans… “On parmağında on marifet…” denilen kadınlardan Toprak Sağlam. Çocuk yaşlarda başlıyor sanata olan tutkusu, ilerleyen yıllarda da dallanıp budaklanıyor. Müjdat Gezen Sanat Merkezi Konservatuarı Tiyatro bölümünü birincilikle bitiriyor. Gitar çalıyor, kendi şarkılarını yazıyor, söylüyor; halk dansları, klasik bale, modern dans ile ilgileniyor. Şimdilerde Güvercin adlı dizide “Emel” karakterine hayat veriyor. Toprak Sağlam ile “Var olma, âşık olma ve yaşama sebepleri”ni konuştuk.
HAKAN ORHUNBİLGEHAKAN ORHUNBİLGEİzmir'de spor kültürünün oluşması, çocukların ve gençlerin spora yönlendirilmesi, halk sağlığına katkı yapan sportif aktivitelerin düzenlenmesi, bireylerin kalabalık ve yoğun kent yaşantısından yani stresten uzaklaştırmada bir araç görevi gören “Herkes için spor” etkinliklerinin programlaması, kentin spor tesislerinin geliştirilmesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübünün faaliyetlerinin yönetiminden sorumlu bir yönetici Hakan Orhunbilge ile buluştuk bu ay...
BALTAZZİ AİLESİBALTAZZİ AİLESİİzmir Life'ın efsane dizisi "Kökler" yeni okurlar için yeniden yayınlanlarına Baltazzi ailesi ile devam ediyoruz. Nisan 2004 sayımızda yayınlanan bu bölümü Deniz Çaba hazırlamıştı. İmparatorluk döneminin belgelerinde, Baltazzi soyadına rastlamak o kadar olağan ki. Osmanlı, dünya kapitalist sistemi ile bütünleşme yolunda ilerlerken, dış ticaret ağına onları yerleştirdi. Baltazziler, 19. yüzyıla damgasını vuran Galata bankerleri arasındaydı. Türkiye’nin ilk bankasını kuran da onlardı, ilk kambiyo sözleşmesini yapan da. Deniz ticaretine ise kuşaklar boyu emek verdiler. 1746'da Venedik'ten İzmir'e gelen ilk aile üyesi Marino Baltazzi, soyadlarının Osmanlı ve Türkiye’nin ilkler listesine kazınacağını biliyor muydu? Bankacılık ve finans tarihinin aktığı sayfalarda uzun uzadıya anlatılacaklarını ya da belgesellere konu olacaklarını. Aslında geldikleri coğrafya bile çok şeyi anlatmaya yetiyor. Alex Baltazzi, Venedik’te yapılan araştırmalara dayanarak, soyun 1480’lere kadar indi¤ini, ailede amirallere, devlet yetkililerine ve sanatçılara rastlandı¤ını söylüyor. Ailenin bankacılık ve finans konularında ilham aldı¤ı topraklar için de Venedik diyebiliriz. Ne de olsa köklerini saldıkları bu ilk co¤rafya, 1157’de kurulan dünyanın ilk bankasına ev sahipli¤i yapmış. 19. yüzyılın ikinci yarısında, Marino Baltazzi’nin iki oğlu Teodoro ve Emanuele (Manolaki) Baltazzi çok sevdikleri İzmir’den ayrıldılar ama bir bildikleri vardı. Onlar, aynı halkanın zincirleri olduklarına inanarak girdiler Galata kapılarından içeri. Gayrı Müslimlerin ağırlıkta olduğu, tüm Avrupa dillerinin konuşulduğu İstanbul’un bu Avrupalı yakasında, büyük işlere imza atacaklardı. Dış ticaretin merkezine oturacak, Osmanlı’nın ilk bankalarını kuracaklardı. Bilindiği üzere, kapitülasyonların üstüne, 1839 Tanzimat Fermanı eklenince, yabancı ve azınlık- lar güçlenmiş, zenginleşmişlerdi. Büyük sermaye grupları olarak "banker" rolünü üstlenmeye birinci dereceden adaydılar. Özellikle de Emanuele Baltazzi. Öyle ki, Prof. Dr. Mustafa Cezar, "19'uncu Yüzyıl Beyoğlusu" isimli kitabında, "Galata bankerleri arasında çoğunlukta olanlar, İtalyan ve Fransız asıllı Levantenlerdi. Bankerler arasında paraca en güçlüsü de Emanuele Baltazzi (Baltacı) idi" diye yazmış.
OYLAT MAĞARASIOYLAT MAĞARASIİZDOF Gezgini ve fotoğraf sanatçısı Erol Özdayı bizi Oylat Mağarasına götürüyor. Ali Baba ve Kırk Haramilerin mağarası gibi bir mağara düşünün. Kapıdan, “Açıl susam açıl” tümcesini kullanmadan, az bir ücret ödeyerek giriyorsunuz. Daracık ve biraz da korku tünelini andıran, klostrofobik galerilerden geçeceğiniz 700 metrelik bir yürüyüşe başlıyorsunuz. Daracık geçitlerden geçerken, milyonlarca yıllık bir zaman tünelinde hissediyorsunuz kendinizi. Doğanın gücünü bir kez daha duyumsuyor ve biraz da saygıyla süzülüveriyorsunuz bu dar geçitlerden. Korkusu olanlar, bu duygunuzu biraz baskılayabilirseniz eğer, ödül olarak büyük çöküntünün olduğu, 25-50 metre genişliğinde iki ayrı büyülü salon sizi bekliyor olacak. Mağaranın başlangıç seviyesinden itibaren 95 metre yüksekliğe kadar ulaşabilen bir kubbeye doğru bu yürüyüşü gerçekleştirme duygusunun sarhoşluğunu damarlarınızda hissederek ara ara soluklanıyorsunuz.
ANADOLU'DA DÖVME SANATIANADOLUTürk toplumları eskiden bu yana kendisini kötülüklerden ya da hastalıklardan koruduğuna inandığı objelerin resmini vücudunda taşımış. Raşel Rakella Asal'ın "Dövme Sanatı" yazısı çok ilginç... Tarih boyunca insanların kutsal sembolleri vücudunda taşıma isteği bazı kültürlerin parçası oldu. Dövme de bu ritüellerden biri. İnsanlar gördükleri bir nesne ya da canlıda hissettikleri kutsallığı evlerinde ya da üzerlerinde taşımak ve bir anlamda kendilerini bu objeler ile korumak istemiş. Türk toplumları da eskiden bu yana dövmeyi bu amaçla kullanmış. Kendisini kötülüklerden ya da hastalıklardan koruduğuna inandığı objelerin resmini vücudunda taşımış. Dövme yüzyıllardır süregelen bir sanat. Farklı zaman dilimlerinde farklı amaçlara hizmet etmek için yapılmış olsa da günümüzde daha çok estetik görüntü amacıyla yapılıyor ve bir moda akımına dönüştüğünü görüyoruz. Bugün gençler arasında görülen bu modanın izleri insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip. Kuzey ve Orta Avrupa, Mısır, Mezopotamya, Yunanistan, Anadolu, Orta ve Güneydoğu Asya, Okyanusya, Japonya, Amerika başta olmak üzere neredeyse dünyanın bütün coğrafya ve kültürlerinde varlığını farklı şekillerle de olsa binlerce yıldan beri sürdüren bir gelenek.
AHMED ADNAN SAYGUNAHMED ADNAN SAYGUNBu sayıyı Ahmed Adnan Saygun portresi ve kitap seçkilerimiz ile tamamlıyoruz Şehrin sesli tarihine tanıklık etmeye çalıştı¤ımız bu yazıda, İzmir’de do¤muş ve evrensel başarıyı yakalamış nadir isimlerden biri olan Ahmed Adnan Saygun ile beraberiz. İzmir’in o zamanlar adı Dervişler Caddesi diye de anılan bugünkü az bilinen adı Anafartalar Caddesi ya da yaygın söylemle Kemeraltı Çarşısı’nda gezerken Mevlevi dervişlerinden duydu¤u ezgileri Birleşmiş Milletler çatısı altına "bana seni gerek seni" diyerek Yunus Emre Oratoryosu ile taşıyan Saygun’a ülkemizde laik-demokratik cumhuriyetimiz için gerçekten önemli "çanların" çaldı¤ı bir süreçten geçerken Atatürk’ü ve devrimlerini do¤ru algılamış bir insana saygı duruşunda bulunmaktır amacımız.
SERDAR KALAYCIOĞLUSERDAR KALAYCIOĞLUPERYÖN Ege Şubesi Başkanı Serdar Kalaycıoğlu: "Başarılı bir İK yönetiminin sırrı; sabır, sakinlik, insanları sevmek ve onları dinlemek…" 1971 yılında kurulan Türkiye İnsan Yönetimi Derneği PERYÖN insan kaynakları alanında çok değerli çalışmalar yapıyor. PERYÖN'ün Ege Ege Şubesi Başkanı Serdar Kalaycıoğlu ile insan kaynakları alanında yapılan çalışmalar ve derneğin faaliyetleri hakkında konuştuk ve bu alanda çalışmak isteyenlere bir hayli yararlı olacak bilgiler aldık. Serdar Kalaycıoğlu ile söyleşiyi Zeynep Omay yaptı.