MART 2017 2016 Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre dünyada ekonomik açıdan kadın-erkek eşitsizliğinin ancak 170 yıl sonra sona erebileceğine dair bir öngörü var. Yani uzmanlara göre bu makas, ancak 2186 yılına kadar kapatılabilir. Bu durumda bizler o eşitliğin sağlandığı zamanları göremeyecek ve yaşayamayacağız. Ancak mesele dünyadaki durum ya da ekonomik eşitsizliğin boyutlarından öte bir anlam taşıyor bugün. Gittikçe muhafazakârlaşan bir toplum ve o toplumun içinde kendi kimliğini korumaya ve inşa etmeyen çalışan kadınlar var. Ancak belli ki mücadele sürecek… Köy keşiflerimizde bu ay Atburgazı ve Tuzburgazı'ndayız. Söke Didim yolundan devam ederken Priene antik kentine doğru kıvrıldığınızda Güllübahçe’yi geçince ulaşacağınız bu iki köyün ismini belki daha önce duymadınız ama adı üstünde keşif. Havalar ısınıyor, haydi siz de çıkın yola. Kentin farklı semtlerinde, farklı hikayeler yazılmaya devam ediyor. İzmir'in ilk mahallelerinin kurulduğu Tilkilik'teyiz bu ay. Bundan önce de Tilkilik’i yazmıştık ama zaman akarken buradaki hayat da durmuyor, değişiyor. Kemeraltı’nı geçip İkiçeşmelik Caddesi’ni keserek Altınpark’a kadar devam eden Anafartalar Caddesi’nin küçük bir bölümünü kapsayan Tilkilik, önceleri İzmir'in en önemli muhitlerinden biriyken şimdi İzmirliler tarafından bile unutulmuş. Dahası artık yeni sakinleri var. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 6 İyon kentini birbirine bağladığı Efes-Mimas Yolu’nda bu ay bağ yolundayız. Urla'dan başlayarak Kuşçular ve Yağcılar’ı da içine alan 25.5 kilometre uzunluğundaki parkur, en çok üreticinin bulunduğu güzergah olarak sizi butik bir şarap yolculuğuna davet ediyor. Aşık Veysel Şatıroğlu... 79 yıl karanlık bir dünyada yaşamasına rağmen sanatıyla hep ışık oldu. Onu ölümünün 44.yılında anarken, hikayesini hatırlamaya çağırıyoruz. Sadece Aliçya’nın değil, tüm İspanya’nın gurme başkenti olarak kabul gören Cambados, “pazo” denilen meşhur sarayları, antik ara sokakları, heykel ve anıtlarıyla adeta bir açık hava müzesi. Denizden gelen hafif esintiyle ferahlayan bu meşhur sahil kentini keşfederken elinizdeki şarap kadehini de bırakamayacaksınız... Yaşar Dağlı, İzmir'in son deniz feneri ustası... Kemeraltı'ndaki atölyesinde, ülkenin her yerinden gelen fenerleri tamir ediyor ya da yeniden üretiyor. Onlar artık parmakla gösterilen önemli ustalar; atölyesinde konuştuk. ABD’de gayrimenkul sektörünün önemli isimlerinden olan, Harvard mezunu İzmirli İşadamı Fatih Elibol, Türkiye’de franchise verdiği “Realty-TR” markası ile sektörde kısa sürede fark yarattı. Elibol, şimdi bu markayla 5 kıtada, 200 binin üzerinde yerli ve yabancı yatırımcıya gayrimenkul danışmanlık hizmeti verdiklerini anlatıyor. Kırtasiyelere, kitapçılara girip saatlerce o kalem senin, bu boya benim denemeler yapar mısınız? Masanız rengarenk kalemlerle mi dolu? Sürprizleri sever misiniz? Peki ya kendinizi ödüllendirmeyi? Size çok güzel bir haberimiz var! Yepyeni sanat odaklı bir sosyal girişim Kutuda Sanat Var tam size göre... İsyan ve neşe harmanlanınca ne güzel işler çıkıyor ortaya, bir de üzerine mücadeleci bir kahkaha eklendi mi, diyorsunuz ki dayatmalarla değil ancak güzellikle değişebilir dünya. Nar Kadın Dayanışması sazla sözle diyor ki: “Daha güzel bir dünya mümkün!” Koreograf ve dansçı Gizem Aksu, iç organların hayata durmaksızın önerdiği organik bilgelik üzerine sinematografik, genişletilmiş bir performans olan “YU” ile ilgili atölye çalışmalarını sürdürüyor. İzmir’in sokaklarında bisikletle gezen kadınların sayısı her gün artıyor. “İzmir Bisikletli Kadınlar ve Bisikletli Anneler” oluşumu, “Bisiklet özgürlüktür” diyerek, kadınların bisikletleriyle hayatın içinde daha çok var olmasını hedefliyor. Onlarla konuştuk, hikayelerini sorduk. Mart ayında İzmir’de pek çok etkinlik var. Biraz da sanatla ilgilenme zamanı belki de. Keyifle okumanız dileğiyle…
NAR KADIN DAYANIŞMASI'NDAN İSYAN VE KAHKAHA DOLU HAYIR!NAR KADIN DAYANIŞMASINar'lı kadınlar Birhan Keskin ve Aslı Serin'in şiirlerinde bahsettiği zıvanadan çıkanlar, haksızlığa karşı seslerini duyuranlar, belirlenen çizgilerden değil yarattıkları çizgilerden yürüyenler ve neşeyle, inatla 'HAYIR' diyenler...
MAHMUT ESKİYÖRÜK: TARIM GELECEĞİMİZMAHMUT ESKİYÖRÜK: TARIM GELECEĞİMİZPolitika gündemimizi ve hayatımızı belirler hale gelmişken, haliyle tarımdan ya da hayvancılıktan konuşmak tali konular haline geliyor. Oysa geleceğimiz gündelik siyasi tartışmaların çok ötesinde bir ilgiyi hak ediyor. Yediğimizin içtiğimizin, sağlığımızın, yaşamımızın kaynağı toprakta, suda. Bu mesele çiftçilerin, hayvancılıkla uğraşanların, politik aktörlerin ya da sivil toplumun sınırları içine hapsedilemeyecek kadar önemli. Bu nedenle bu sayıda tarımda kooperatifleşme için uzun zamandır mücadele eden, İzmir Modeli’nin yaygınlaşmasını savunan, “İneklerin TOKİ'si” adını verdiği ortak hayvancılık işletmelerinden bahseden Tire Süt Kooperatifi Başkanı, İzmir Tarım Grubu Başkanı, HAYKOOP İzmir Bölge Birliği Başkanı Mahmut Eskiyörük ile konuştuk. Kaldı ki Tire Süt Kooperatifi, Türkiye’ye model olacak bir başarıya ulaştı. 1967’de birkaç üreticiyle kurulan ve zaman içinde 2000’den fazla ortak, günlük 300 ton süt, 38 milyon TL öz varlık, 230 milyon TL ciro ile Türkiye’nin en büyük süt kooperatifi olan bu yapılanmada Eskiyörük’ün rolü büyük. Boşuna Milli Prodüktivite Merkezi onu “Yılın İşadamı” seçmedi.
YARIMADA ROTA: URLA-KUŞÇULAR-YAĞCILARYARIMADA ROTA: URLA-KUŞÇULAR-YAĞCILARYarımada tarihi ve kültürel zenginliğinin yanı sıra Anadolu’nun bilinen ilk şaraphanesine sahip olduğu için de uluslararası bağ rotası için önemli bir durak. MÖ 2000’lerde Hititler ve Giritlilerin şarap üretip ihraç ettiği antik Çeşme limanında Bağlararası mevkiinde bulunan bu şaraphane, bağ rotasının en önemli tarihi dayanağı.
ŞADAN TÜTÜNCÜ: EKOLOJİK YAŞAMA DAVETŞADAN TÜTÜNCÜ: EKOLOJİK YAŞAMA DAVETHepimiz çok hızlı geçen günlük hayatlarımızın yükünü atmak için doğaya özlem duyuyoruz. Her fırsatta bir şekilde ona koşuyoruz. Bazılarımızın canına tak ediyor ve radikal bir kararla doğayla bütünleşik bir yaşamı seçiyoruz. Ne mutlu bunu yapabilenlere… İşte onlardan birisi…
Akbıyık Ayın MekanıAkbıyıkEt dönüşüm geçiriyor, et ile ilişkimiz, pişirme şekillerimiz, neredeyse çiğe yakın az pişmiş tercihlerimizle et yeme kültürümüz de aslında bir dönüşüm geçiriyor. Bifteği süpermarketten alıp kayış gibi olana kadar pişirip tüketme dönemi yavaş yavaş kapandı desek yeridir. Tabii ülke ekonomisinin durumundan bağımsız olarak söylüyoruz bunu. Yoksa bir kilo kıymanın 40 lira olduğu bir ülkede et yemek başlı başına bir lüks. Ama o eti alıyorsak, ya da ehil bir elden et yiyeceksek, onun hakkını vermek de gerek. O zaman İzmir’de kaliteli eti, doğru şekilde pişirip başarılı bir tarzda sunan neresi var? Yanıtı verelim: Akbıyık Döner. Çamdibi Debre Camii altında 2000 yılında açtıkları kasapla başlıyor Akbıyık kardeşlerin serüveni. Aslında babadan, dededen kasaplar. Boşnak bir aile olan Akbıyık’lar, et konusunda özenli olanların zaten radarına kısa sürede takılıyorlar. Özellikle Boşnak tipi kuru et olan isliet ile de ufak ufak duyuluyor adları. Sonrasında 4 masalı, çorba ve döner salonu ile restoran işine de giriyorlar. İyi çorba, kaliteli döner ile yollarına devam ederlerken, menüye et çeşitleri dahil oldukça ilgi artıyor ve büyüyorlar. 2009 da şimdiki yerlerini açan Akbıyık Kardeşler’in, yakın zamanda menülerine dahil ettikleri şato bonfile ile başlarını kaşıyacak vakitleri kalmıyor desek sanıyorum doğru anlatmış oluruz ilgiyi. Öyle ki Cuma cumartesi Pazar rezervasyonu kaldırmışlar. “Kapı da sıra beklerken insanlar, masaları kapatmak olmaz, bekleyene saygısızlık” diyerek. Sabah 7’de çorba ile başlayan gün, öğlen 110 kişilik mekanın tamamen dolması ile zirveye ulaşıyor. Saat 15’den sonra görece sakinleyen restoran, akşam 17 gibi tekrar doluyor ve 21’de yeni müşteri alımı durduruluyor. Burası bir meyhane ya da içkili restoran değil. Son derece zevkli döşenmiş bir döner salonu aslında. O sebeple içki yok. Geliyorsunuz, kaliteli ete doyuyorsunuz ve mutlu mesut mekandan ayrılıyorsunuz. Peki, ne yiyeceğiz? Bize göre birinci sırada şato bonfile. Eğer sakin saatte giderseniz etin hazırlanma aşamalarını izleme şansınız da var. Kaliteli bonfile, ızgarada mühürlendikten sonra seyyar tezgaha alınıyor, ince ince dilimleniyor, ince kenarlı bir tepsiye özel bir eritilmiş kızgın tereyağı konuyor, et dilimleri hemen masanızın yanında bu yağa yatırılıyor. Tabii cızırdısı ve görüntüsü sizi cezbederken, üzerine baharatları atılıyor, ters yüz edilip o tepsi ile masanıza servis ediliyor. Yanında da bol ekmek, yağına banmak için. Yağı da sakın pas geçmeyin, en az et kadar lezzetli. Eğer çok pişmiş, kararmış, tüm suyunu kaybetmiş kösele gibi et seviyorsanız, bu size biraz çiğ ve kanlı gelecektir, yiyeceğiniz şeyi tanıyın öyle ısmarlayın deriz. Çünkü zaman zaman az da olsa “ee bu pişmemiş” gibi tepkilerle de karşılaşıyorlarmış. Bunun dışında ne yenebilir, kuzu kafes, döner, çorba, gurme köfte diğer öne çıkan ürünleri. Bu lezzetlerin üzerine bir de havuç dilim baklava, triliçe ya da ekmek kadayıfı da kapanış için sizi bekliyor. O zaman Çamdibi Akbıyık sizi bekliyor, bir gün Çamdibi’ne gidin, Akbıyık Döner Salonu’nda bu lezzetli menüyü tadın, hemen Debre Camii altındaki kasaptan etinizi ve isli etinizi alın deriz. Pişman olmayacaksınız. Akbıyık Döner 5454 Sokak 23/2A Çamdibi Telefon 232.461 8636 •Pazaryeri Şubesi
Coffee House Ayın MekanıCoffee House6 yıldır Atakent Kavşağı’nda her gün kapılarını açan Coffee House, batılı tarzı ile müşterilerine hizmet veren bir mekan. Kaliteli mutfağı ve zengin içki menüsü ile hem güzel bir öğleden sonra geçirmek isteyenlere konforlu bir ortam sunarken, sıcak soğuk kahvaltı tabakları, serpme kahvaltısı, öğle ve akşam yemekleri ile daha uzun soluklu konaklamaların da favori mekanları arasında Coffee House. Ana yemeklerden çökertme, ızgara antrikot, şnitzel funghi özellikle ön plana çıkarken, salatalardan ızgara hellim salata, makarnalardan Tagliatelli Quattro Formaggi, yani krema soslu 4 peynirli makarna, başlangıçlardan coffee house mix en çok rağbet gören ürünleri. İçeceklerden ise kalbi bourbon viski olan Kafsin Great, yani Karşıya Harikası isimli kokteyl tadılmaya değer. 29 çeşit bira da bulunduğunu bira severlere belirtelim. Cumartesi günleri akşam canlı müzik de yapılan mekan, kısacası her moda göre uygun yapısı ile müşterilerin müdavimi olduğu bir yer. Çift çepheli olan Coffe House’un içinde bulunan çocuk oyun odası ve Atakent konutlarının bahçe kısmına bakan arka cephesi ile özellikle annelerin çocukları ile beraber gelip güzel bir gün geçirdikleri bir mekan. Siz de bir gün uğrayın, pişman olmazsınız… Salatalar 17-29 TL Risotto 35-40 TL Ana Yemekler 22-65 TL Wrap 22-26 TL Başlangıçlar 11-27 TL Kahvaltı Tabağı 19 TL Serpme kahvaltı 45 TL Coffee House Cahar Dudayev Bulvarı Atakent Kavşağı 106/B Bostanlı Telefon 232.330 1999
KUTUDA SANAT VARKUTUDA SANAT VARKırtasiyelere girip saatlerce o kalem senin, bu boya benim denemeler yapar mısınız? Masanız rengarenk kalemlerle mi dolu? Sürprizleri sever misiniz? Size çok güzel bir haberimiz var! Yepyeni sanat odaklı bir sosyal girişim "Kutuda Sanat Var" tam size göre...
İZMİRLİ KADINLAR ÖZGÜRDÜRİZMİRLİ KADINLAR ÖZGÜRDÜR“Bisiklet özgürlüktür.” Evet, çok yaygın ve itiraz kabul görmeyecek bir düşüncedir bu. Peki, kadın ve bisiklet yan yana gelirse? İzmir’in caddelerinde her an bisikletinin üzerinde, tek başına ya da yanında çocuğuyla bir kadın görebilirsiniz. Bisikleti sadece spor amaçlı değil günlük hayatın ayrılmaz parçası haline getirmiş, özgürlüğün peşinde çok fazla kadın yaşıyor bu kentte. Dahası, bu kadınların tek çatı altında toplandığı bir oluşum da var. “İzmir Bisikletli Kadınlar ve Bisikletli Anneler”, kadını ve bisikleti hayatın içine daha fazla sokmayı amaçlayan özel bir grup. Spontane ya da programlı olarak bir araya geliyor, bisiklet sürüyorlar. Kadınların renkli ve özgür dünyasını trafiğe taşıyorlar.
EGE ROTARY KULÜBÜ FARK YARATMANIN PEŞİNDE...EGE ROTARY KULÜBÜ FARK YARATMANIN PEŞİNDE...İzmir Life dergimizin rotary kulüplerinin faaliyetlerini tanıttığı yazı dizimizde bu aşın konuğu Ege Rotary Kulübü. Sorularımızı Dönem Başkanı Figen Göktürk'e yönelttik.
ORGANİK BİLGELİKORGANİK BİLGELİKKoreograf ve dansçı Gizem Aksu, iç organların hayata durmaksızın önerdiği organik bilgelik üzerine sinematografik, genişletilmiş bir performans olan “YU” ile ilgili atölye çalışmalarını sürdürüyor.
ARKA SOKAKLARARKA SOKAKLARSabah evde hızlıca bir kahvaltı yapın, yolumuz uzun 8500 yıl öncesine ışınlanacağız. Niye dalga geçeyim sabah sabah. zamanda yolculuk vaat ediyoruz size, hadisenize...
ÜMRAN BARADAN SOKAĞI'NDAN GEÇERKENÜMRAN BARADAN SOKAĞIAlsancak’ın kalabalığı malum. Bir dost masası kuralım desek çevrenin gürültüsünden sohbeti kaçırıyoruz. Sizin için Ümran Baradan Sokağı ziyaret ettik bu ay. Kahve ya da içkinizi keyifle yudumlayabileceğiniz, yirmi yıllık manavı, pastanesi ve çiçekçisiyle eski bir film karesi gibi…
İZMİR'DE CAZ NEREDE DİNLENİR?İZMİRTürkiye'de 1920'lerde yeşermeye başlayan caz müziğinin ilk orkestrası, tamamı Amerikalı zenci müzisyenlerden kurulu "Seven Palm Beach" olurken grup Maksim Gece Kulübü'nde sahne alır. İlk caz kulübü ise İstanbul Bebek'te 1956'da kurulan "306"dır. O günlerden bugüne caz Türkiye'de önemli bir yol kat eder.
YUSUF FRANKO PAŞA'NIN İNSANLARIYUSUF FRANKO PAŞABir sergi gezdim, izledim, okudum ve bir saat boyunca aklımdaki her şeyi silindi. Müziğiyle, rengiyle, kuklasıyla, animasyonuyla, teknoloji olanaklarının gözümüzün içine sokulmadan ama ustaca kullanımıyla hatta yerdeki halısıyla size hayaller kurduran, heyecanlandıran, gülümseten bir sergi yapılabiliyormuş diye mutlulukla izledim. Sözünü ettiğim sergi İstanbul Beyoğlu’nda Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) sergi salonunda. Serginin adı; Yusuf Franko Paşa’nın İnsanları: Bir Osmanlı Bürokratının Karikatürleri…
GÖRMEZDEN GELİNEN KADIN HİKAYELERİGÖRMEZDEN GELİNEN KADIN HİKAYELERİAyşegül Kocabıçak’ın son kitabı “Ben Söylemem Sen Anla” hayatın içindeki olayları, kadınların görmezden gelinen hikâyelerini sesini yükseltmeden okuyucuya anlatıyor.
İSTANBUL'DA BİR POLONYALI ADAM MİCKİEWİCZ MÜZESİİSTANBULİstanbul kendi kendine, başka bir anlatıma gerek duymadan bir şehrengizdir… Divan edebiyatında, bir kentin güzellerini ve güzelliklerini konu edinen manzum yapıtlara “şehrengiz” adı verilirdi. Bu türe, genellikle XVI. yüzyıldan sonra rastlanmaktadır. Daha önceki dönemlerde de şehrengizler yazıldığına ilişkin kayıtlar bulunmasına karşın, günümüze her hangi bir örnek kalmamıştır.
YAŞANACAK KÖYLER: ATBURGAZI-TUZBURGAZIYAŞANACAK KÖYLER: ATBURGAZI-TUZBURGAZIİzmir’den yağmurlu bir sabah yola düştüm. İzmir Aydın Otobanı Germencik çıkışından çıkıp Söke’ye doğru devam ettim. Söke’yi geçip Bodrum Didim yönüne giderken Priene antik kenti tabelaları çıkmaya başlar karşınıza. Didim Bodrum Milas’ı gözünüzün önünden çekip Priene, Doğanbey isimlerine yöneliniz. Bu tek gidiş-tek geliş yola girdiğinizde yolun iki yanında pamuk tarlaları sıralanır, boylu boyunca. Yerleşim yerleri sırayla karşılar sizi, Güllübahçe, Yuvaca… Onları da geride bıraktığınızda Atburgazı görünür ufukta, dağın yamacına kurulmuş bir köy, tepesinde de yıkık bir kalesiyle karşılar sizi.
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Güncel sayıya göz atın
SİNEMALAR MART 2017
Logan
İstanbul Kırmızısı
AYIN MEKANLARI MART 2017 Coffee House

6 yıldır Atakent Kavşağı’nda her gün kapılarını açan Coffee House, batılı tarzı ile müşterilerine hizmet veren bir mekan. Kaliteli mutfağı ve zengin içki menüsü ile hem güzel bir öğleden sonra geçirmek isteyenlere konforlu bir ortam sunarken, sıcak soğuk kahvaltı tabakları, serpme kahvaltısı, öğle ve akşam yemekleri ile daha uzun soluklu konaklamaların da favori mekanları arasında Coffee House. Ana yemeklerden çökertme, ızgara antrikot, şnitzel funghi özellikle ön plana çıkarken, salatalardan ızgara hellim salata, makarnalardan Tagliatelli Quattro Formaggi, yani krema soslu 4 peynirli makarna, başlangıçlardan coffee house mix en çok rağbet gören ürünleri. İçeceklerden ise kalbi bourbon viski olan Kafsin Great, yani Karşıya Harikası isimli kokteyl tadılmaya değer. 29 çeşit bira da bulunduğunu bira severlere belirtelim. Cumartesi günleri akşam canlı müzik de yapılan mekan, kısacası her moda göre uygun yapısı ile müşterilerin müdavimi olduğu bir yer. Çift çepheli olan Coffe House’un içinde bulunan çocuk oyun odası ve Atakent konutlarının bahçe kısmına bakan arka cephesi ile özellikle annelerin çocukları ile beraber gelip güzel bir gün geçirdikleri bir mekan. Siz de bir gün uğrayın, pişman olmazsınız… Salatalar 17-29 TL Risotto 35-40 TL Ana Yemekler 22-65 TL Wrap 22-26 TL Başlangıçlar 11-27 TL Kahvaltı Tabağı 19 TL Serpme kahvaltı 45 TL Coffee House Cahar Dudayev Bulvarı Atakent Kavşağı 106/B Bostanlı Telefon 232.330 1999

Akbıyık

Et dönüşüm geçiriyor, et ile ilişkimiz, pişirme şekillerimiz, neredeyse çiğe yakın az pişmiş tercihlerimizle et yeme kültürümüz de aslında bir dönüşüm geçiriyor. Bifteği süpermarketten alıp kayış gibi olana kadar pişirip tüketme dönemi yavaş yavaş kapandı desek yeridir. Tabii ülke ekonomisinin durumundan bağımsız olarak söylüyoruz bunu. Yoksa bir kilo kıymanın 40 lira olduğu bir ülkede et yemek başlı başına bir lüks. Ama o eti alıyorsak, ya da ehil bir elden et yiyeceksek, onun hakkını vermek de gerek. O zaman İzmir’de kaliteli eti, doğru şekilde pişirip başarılı bir tarzda sunan neresi var? Yanıtı verelim: Akbıyık Döner. Çamdibi Debre Camii altında 2000 yılında açtıkları kasapla başlıyor Akbıyık kardeşlerin serüveni. Aslında babadan, dededen kasaplar. Boşnak bir aile olan Akbıyık’lar, et konusunda özenli olanların zaten radarına kısa sürede takılıyorlar. Özellikle Boşnak tipi kuru et olan isliet ile de ufak ufak duyuluyor adları. Sonrasında 4 masalı, çorba ve döner salonu ile restoran işine de giriyorlar. İyi çorba, kaliteli döner ile yollarına devam ederlerken, menüye et çeşitleri dahil oldukça ilgi artıyor ve büyüyorlar. 2009 da şimdiki yerlerini açan Akbıyık Kardeşler’in, yakın zamanda menülerine dahil ettikleri şato bonfile ile başlarını kaşıyacak vakitleri kalmıyor desek sanıyorum doğru anlatmış oluruz ilgiyi. Öyle ki Cuma cumartesi Pazar rezervasyonu kaldırmışlar. “Kapı da sıra beklerken insanlar, masaları kapatmak olmaz, bekleyene saygısızlık” diyerek. Sabah 7’de çorba ile başlayan gün, öğlen 110 kişilik mekanın tamamen dolması ile zirveye ulaşıyor. Saat 15’den sonra görece sakinleyen restoran, akşam 17 gibi tekrar doluyor ve 21’de yeni müşteri alımı durduruluyor. Burası bir meyhane ya da içkili restoran değil. Son derece zevkli döşenmiş bir döner salonu aslında. O sebeple içki yok. Geliyorsunuz, kaliteli ete doyuyorsunuz ve mutlu mesut mekandan ayrılıyorsunuz. Peki, ne yiyeceğiz? Bize göre birinci sırada şato bonfile. Eğer sakin saatte giderseniz etin hazırlanma aşamalarını izleme şansınız da var. Kaliteli bonfile, ızgarada mühürlendikten sonra seyyar tezgaha alınıyor, ince ince dilimleniyor, ince kenarlı bir tepsiye özel bir eritilmiş kızgın tereyağı konuyor, et dilimleri hemen masanızın yanında bu yağa yatırılıyor. Tabii cızırdısı ve görüntüsü sizi cezbederken, üzerine baharatları atılıyor, ters yüz edilip o tepsi ile masanıza servis ediliyor. Yanında da bol ekmek, yağına banmak için. Yağı da sakın pas geçmeyin, en az et kadar lezzetli. Eğer çok pişmiş, kararmış, tüm suyunu kaybetmiş kösele gibi et seviyorsanız, bu size biraz çiğ ve kanlı gelecektir, yiyeceğiniz şeyi tanıyın öyle ısmarlayın deriz. Çünkü zaman zaman az da olsa “ee bu pişmemiş” gibi tepkilerle de karşılaşıyorlarmış. Bunun dışında ne yenebilir, kuzu kafes, döner, çorba, gurme köfte diğer öne çıkan ürünleri. Bu lezzetlerin üzerine bir de havuç dilim baklava, triliçe ya da ekmek kadayıfı da kapanış için sizi bekliyor. O zaman Çamdibi Akbıyık sizi bekliyor, bir gün Çamdibi’ne gidin, Akbıyık Döner Salonu’nda bu lezzetli menüyü tadın, hemen Debre Camii altındaki kasaptan etinizi ve isli etinizi alın deriz. Pişman olmayacaksınız. Akbıyık Döner 5454 Sokak 23/2A Çamdibi Telefon 232.461 8636 •Pazaryeri Şubesi